Göğüs kafesime uzun süredir bir karabasan misali çöken ağırlığın yavaş yavaş yok olduğu zamanlara girdiğimi hissediyordum. Yanımda beni çok seven ve benim onu çok sevdiğim bir eşim vardı. Artık bazı şeyler onun da canına tak ettiği için gözü kararmıştı. Önceden ailesiyle arasının bozulmasını istemezdim, bu yüzden hep susardım zaten fakat artık öyle düşünmüyordum.
Viranlar, Berzan'ı hiç mi hiç hak etmiyordu.
Berzan ev işini hemen hemen halletmişti. Resmen bu konaktan taşınıyorduk. Bu sabah evi görmeye gitmiştim. Ailemden uzak kalmak istemediğim için yine Mardin'inde bir ev tutalım istemiştim. Berzan başka şehir de olabilir demişti, hatta İstanbul'u önermişti ama annemleri tek bırakamazdım. Berzan işini her yerde yürütebileceğini söylemişti ama ben şirketten ayrılmaması taraftarıydım. O da içten içe ayrılmak istemiyordu emindim. Çünkü o şirket resmen Berzanındı. Şimdi yükselmiş bir şirketin üzerine konacaklardı direkt. Bu canımı sıkıyordu. Berzan onlara ders vermek istiyordu ama diğer yandan emeklerini de heba etmek istemiyordu. Hepsinin bana ve Berzan'a yalvarmaları boşaydı. İkimiz de kararlıydık. Bu konaktan gidecektik. Yeni aldığımız ev için eşyalar bakmaya bile başlamıştık. Hem evimiz çok büyüktü, tabii bu konak kadar olmasa da.
Her neyse, sonuç olarak artık bu baskıdan ikimiz de kurtulacaktık.
Alt dudağımı ısırdım, içinde bulunduğumuz küvet belimize kadar su ile doluydu. İkimiz de çırılçıplaktık. Arkamdaki adamın kucağında, bacaklarının arasındaydım. Sırtım çıplak ve ıslak gövdesine yaslanmıştı. Sert penisini tam belimle kalçamın birleşme noktasında hissediyordum. Bu nefesimi hızlandırıyordu. Ellerini çıplak göbeğime yaslamıştı.
Başımın arkasındaki yara henüz taze olduğu için pansumanı da duruyordu. Bu yüzden ensemi ona hafifçe yaslamıştım acımaması adına. Elleri göbeğime, bacaklarıma ve hatta bacak arama değiyordu arada. Elinin tersi ile bacağımın üst kısmını baştan sona okşarken suyun o hışırtı sesi dolduruyordu kulaklarımızı. Diğer elinin arkadan çeneme değdiğini hissettim. Yüzümü yavaşça kendine döndürdü. Yan bir şekilde kafamı çevirip ona baktığımda burun buruna geldik. Kirpiklerimi indirdim ve dudaklarıma çarpan dudaklarına karşılık verdim. Islak dudaklarımız birbirine yaslanırken yumuşak bir şekilde öpüşmeye başladık. Alt dudağımı emerken dilini de ağzımın içine yolluyor, tadımı damağında hissetmek ister gibi yalıyor, emiyor ve öpüyordu. Güzel dudaklarını öperken istekliydim.
Yavaşça ayrıldı dudaklarımız. Kirpiklerimi araladım ve yeşile çalan ela gözlerine baktım. Nemli kirpikleri daha belirgindi.
"Yakında kendi evimizde çok mutlu olacağız." dedi burnunu burnuma sürterek. "Az kaldı birtanem."
"Ben seninle nerede olursa olsun çok mutluyum zaten." dedim gülümseyerek. O da gülümsedi.
Dudaklarını yavaşça sağ gözüme değdirip öptü. Geri çekilirken parmaklarıyla nemli saçlarımı geriye taradı. Ben de elimi kaldırıp siyah saçlarının arasına parmaklarımı geçirip geriye doğru taramaya başladım. Bakışlarımı saçlarından gözlerine indirdim ve uzanıp dudaklarına uzunca bir öpücük kondurup gülümseyerek geri çekildim. Ellerini belime sarıp beni iyice kendine yasladığında penisini çok net hissettim. Nefesim kesildi.
Derin bir nefes alıp verdim.
"Nasıl da yalvardılar ama bize." derken güldü kibirli bir şekilde. "Daha bu ne ki, tek tek etek öptüreceğim hepsine. Tek tek..."
Kafamı önüme çevirip yavaçca başımı omzuna yasladım. Gözlerimi kısaca kapatıp açtığımda göbeğimde, suyun içinde olan ellerinin üzerine ellerimi yerleştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL | BXB
Teen Fiction[Tamamlandı] Bu sadece bir berdel değildi, aynı zamanda başkalarının hayatı karşılığında hayatımı hiçe sayarak ödediğim bir bedeldi.
