44. Bölüm"Geriye Kalan"

31.1K 2.7K 1.1K
                                    


Evliliğimizin yedinci ayına girerken hissettiğim tek şey eşime olan aşkımın her geçen gün kat kat arttığıydı. Aşk çok başkaydı. Onun için her şeyi göze alabilirim ve katlanabilirim gibime geliyordu. Yüzüne baktığım her an, yeşilimsi gözlerindeki parlaklığı gördüğüm her an daha da aşık oluyordum.

Dudaklarımda silemediğim bir gülümseme var. Konaktakilerin bana karşı cephe alacağını bilmeme rağmen iyi hissetmem zannediyorum ki karşımdaki adam sayesindeydi. Dün aşağı yemeğe inmemiştik. Seviştikten sonra odamıza istemiştik yemeği, beraber yemek yiyip sohbet etmiş ve televizyon izlemiştik. Daha sonra gece yatmadan önce bir kez daha sevişmiştik. Gece beraber duş aldıktan sonra uyumuştuk. Şimdi sabah o işe gidecekken ben de hazırlanmasına yardımcı oluyordum.

Kravatını sıktıktan sonra gömlek yakasını düzeltirken bana gülümseyerek bakan adamın sevgisini adeta iliklerime kadar hissediyordum.

Bakışlarımı gömlek yakasından onun gözlerine çıkarttığımda gülümsemesi büyüdü, uzanıp dudaklarımı öptü. Kıkırdadım.

"Ayrılmak istemiyorum senden." Alnını alnıma yaslarken dudaklarıma doğru konuşmuştu.

"İşe gitmek zorundasın, patronsun sen." dedim gülümseyerek.

Aslında ben de ondan ayrı kalmak istemiyordum. İşe gittiğini bilsem bile onsuz kalmak istemiyordum. Özellikle sürekli gergin olduğum bu konakta onsuz durmak çekilmezdi. İşten gelme saatini sayıyorum. Neyse ki okulumun açılmasına bir aydan az zaman kalmıştı da en azından günümün çoğunu burada geçirmezdim.

Ne kadar onsuz burada durmak istemesem de bunu yansıtmak istemedim. Zaten işler yüzünden genelde gergin ve stresliydi, bu yüzden daha fazla onu strese sokmak istemedim. Şimdi onsuz burada kalmak istemediğimi ve hatta mümkünse ayrı eve çıkmak istediğimi söylesem bunun stresini yaşardı. Gerek yoktu, katlanabilirdim.

"Çıkmadan önce dedemle konuşsak iyi olur. İşi ondan habersiz bozduğum için gönül koydu bana. Bir de İbrahim ağa ona bir şeyler demiş dedemin zoruna gitmiş sanırım. Bir görelim onları, benimle gel." dedi Berzan.

Sıkıntıyla omuzlarımı düşürdüm.

"Dede benden nefret ediyordur şimdi. Hatta konaktaki herkes." dedim.

Sonuçta aile için oldukça kârlı bir ortaklık anlaşması benim yüzümden bozulmuştu. Bunun benim yüzümden olduğunu ya abiler ya da gelinler kesin yaymıştır herkese.

Kaşlarını çattı. "Dedem beni çok sever, bu ailede beni seven tek kişi o. O yüzden ben neysem sen de o'sun onun için. Seni sever her zaman. Diğerleri için aynı şeyi söyleyemem ama umursama." dedi.

Beni anlamalarını beklemiyordum. Zaten anlamak için de çaba göstermezlerdi. Tam olarak yüz yüze gelmediğimiz için ne tepki vereceklerini bilmiyordum. Anladığım kadarıyla abiler Berzan'a hesap sorup tavır almışlardı. Kendi kardeşlerine bile bunu yapıyorlarsa bana nasıl bir tavır sergileyeceklerdir kim bilir... Umursamak istemedim. Çünkü eğer bu iş bozulmasaydı ben çok kötü hissederdim.

Beraber odadan çıktık. Salonda dede ve nene vardı. Onlarla konuşmak için yanlarına gidip ellerini öptük sırayla. Dede Berzan'a hafif tavırlı olsa da yine de ona kıyamamış gibiydi. Berzan kendini anlattığında ben de konuşmak istemiştim. Sessizce dinlemişlerdi bizi.

Konuşmadan sonra Berzan'ı kapıya geçirdim. Abiler yanımdan geçip giderken şöyle bir baktılar. Ben günaydın deyince onlar da karşılık vermişti fakat bana tavır yaptıklarını anlıyordum. Berzan var diye belli etmiyorlardı muhtemelen.

"Hayırlı işler." dedim.

"Sağ olasın güzelim." diye karşılık verdi Berzan. Bu sırada Haluk abi de arkadan koşuşturarak geldiğinde abilerin bakışları ona döndü.

BEDEL | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin