'Mektup'

16.9K 804 55
                                    

Enes Esved Şadoğlu*

Sabah her zamanki gibi erkenden kalkmıştım.20 yaşımdayken konağın yanında bulunan boş araziye yeni bir konak yaptırıp, kendi evime taşınmıştım.

Yalnız yaşamayı hep sevmişimdir.İnsan rahat hisseder.Ona karışacak kimse yoktur, istediğini yapabilirsin felan.

Ama bu sıralar tek yaşadığım bu ev beni boğmaya başladı.Yanımda Didem'in olmasını istiyordum.Gözümü açtığımda ilk onu göreyim, eve geldiğimde kapımı o açsın istiyordum.Benim gibi sessizliği seven bir adam, evin içinde onun sesini duymak istiyordu.

Bu ne?Aşk mı?O zaman ben aşığım.

Düşüncelerimi bölen kapı sesiydi.Evde tek kişi olduğum için çalışana ihtiyaç duymuyordum.Kapıyı açtığımda karşımda yan evin kâhyası Turgut abi duruyordu.Önünü ilikleyip, olduğu yerde dikleşti."Sizi kahvaltıya bekliyorlar ağam."Turgut abiye onay verip, eve geri girdim.Üstümü değiştirip, belime silahımı koyup, yan eve geçtim.

Sofra kurulmuştu.Beni bekliyorlardı."Günaydın." diyerek yerime -amcamın karşısındaki masanın diğer tarafındaki baş köşeye- oturdum.

Sohbetlerle  yemeğimizi yedik.Konumuz tabi ki de Osman Kadıoğlu'nun bana bıraktığı mirastı.Avukat bugün öğlene doğru konağa gelip, bana mektubu verecekti.Eğer mirası kabul edersem, imza atıp mirasın başına geçecektim.

~
Sonunda beklenen kişi gelmişti.Avukat, miras hakkında bizi bilgilendirdi.Ne yapmamız gerektiği hakkında önerilerde bulundu.Osman Kadıoğlu'nun oğulları boş durmamış, bize dava açmıştı."Davayı kazanacaklarını düşünmüyorum çünkü Osman Kadıoğlu mirasını size bıraktığını hem sözlü hem de yazılı bir şekilde belirtmiştir.Tüm imzaları kendisi atmış, gereken tek imza sizin imzanız." dedi Avukat.

Derin bir nefes alarak devam etti."Buraya size mektubu vermek için geldim.Lütfen iyi düşünün kararı ona göre verin." dedi ve çantasından çıkarttığı ağzı kapalı, hafif eskimiş zarfı bana uzattı."Bana müsaade. Sizi zorlamak istemem ama lütfen kararınızı hızlı vermeye çalışın.Osman Kadıoğlu'nun oğulları boş durmayacaktır." diyerek oturduğu yerden ayaklandı.

Avukatı yolcu ettikten sonra ben de müsaade isteyip, kendi evime geçtim.

Yazardan*

Genç adam, salonda ayaklarını salon sehbasına uzatmış, oturuyordu.Sehbadaki ayaklarının hemen yanında merak ettiği mektup duruyordu.

Sıkıntıyla başını ovdu.'Ne olacaksa olsun. ' diye düşünerek, mektubu aldı.Olduğu yerde dikleşip, mektubu açtı.Katlı kağıdıda açarak, son derece iyi bir el yazısıyla yazılmış olan kağıdı okumaya başladı.

*

Sene 1961, askerlikten yeni gelmiştim.Mihriban 17 yaşında genç bir kız.Onu ilk uçurum kenarında görmüştüm.Yüreğime sevda tohumları ilk o zaman ekilmişti.Bizde uzaktan izlemek yakışık almazdı.Gittim, söyledim ona onu sevdiğimi.

Kesintisiz her hafta uçurum kenarına konuşmaya geldim onunla.O da seviyordu beni.Biraz zaman geçsin, işler tamamiyle yerine otursun, gidip isteyecektim onu.

DİDE'MUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum