BÖLÜM-49-KURTULUŞ

14.5K 564 42
                                    

Boğazımı sıkan eli daha da dayanılmaz hale geldiğinde öksürükler içinde tekmelerimi daha da hızlı savuruyordum.Bu can çekişmelerim hoşuna gidiyormuşçasına şen bir kahkahayla odayı inletmişti.Çatık kaşlarımla ona zarar vermeye çalışmaya devam ediyordum.

"Tanrı aşkına biraz daha çırpınırsan seni şuracıkta vuracağım Derin!"

Boğazımda biriken tükürükleri yüzüne doğru fırlattım.

"Çok da umrumdaydı seni ahmak, senin gibi bir korkaktan korkacağımı düşündün mü gerçekten?"

İçimden kendimi tebrik ettim,umarım blöfümü yerdi.

Ani bir hareketle belindeki silahı çıkardı ve kabzasını itip kafama doğrulttu.Boğazımdaki elini salar salmaz yere düşmüştüm.Kafamı kaldırıp ona baktığımda sinirden köpürmüş bir hali vardı.Gözleri yuvasından çıkarcasına açılmıştı.Nefesini tutup silahı kafama daha da bastırdığında gözlerimi yumdum.Bir,iki,üç,dört,beş,altı.Hiç bir şey olmuyordu.Gözlerimi açtım.Silahı yere doğrultmuş,kasılan çenesi ile beni izliyordu.

"Buraya sana bir teklif için gelmiştim Derin ama sen bu teklife değmezsin."

Silahını beline yerleştirip kapıya doğru döndü ve yavaş adımlarla ilerledi.

"Ne de olsa Kuzey'in yaşadığı haberi sana bir şey ifade etmiyordur çünkü onu vuran kişi send-"

Kalbim durur gibi oldu.Nefesim boğazımda sıkışmıştı.Ayaklarına kapanır şekilde yerde uzandım.

"S-sen ne diyorsun? Kuzey öldü,gördüm.Kendi gözlerimle gördüm.Nabzı yoktu kapattı gözlerini veda etti öld-"

Ses tonuma katlanamıyormuşçasına elleriyle kulaklarını örttü ve ayaklarına dolanan kollarımı ittirdi.Bana doğru arkasını döndükten sonra olduğu yere eğildi.Yüzünde pis bir sırıtış vardı.Ceketinin iç cebinden bir telefon çıkarmıştı.

"Bence kocanı tanıyabilirsin."

Telefondan bir video açıp bana doğrulttu.Hastane gibi bir yere benziyordu.İçerisi o kadar karanlıktı ki güneş ışığı sadece belirli yerleri aydınlatıyordu.Doktor önlüğü giymiş bir adam girmişti kadraja.Beyaz bir önlük,içinde buz mavisi bir gömlek ve yılan tasarımlı bir kemer takıyordu.Kemeri çok dikkat çekecek şekilde tasarlanmıştı.Yılana sarılan bir yılan balığıyla süslenmişti etrafı.Sadece göğsü ve bel altını alacak şekilde çekilmişti.Videonun gizlice çekildiği aşikardı.

"Durumu şu an daha iyi,çok kuvvetli bir bünyesi varmış.Hepimiz yaşamaz demiştik ama resmen savaştı ve kazanmak üzere.Böyle giderse kısa sürede eski sağlığına kavuşur.Şu anlık diyebileceklerimiz bunlarla kısıtlı.Tekrardan geçmiş olsun."

Videoyu çeken adam teşekkür ettikten sonra doktor gitti ve kamera başka bir tarafa döndü.Yatakta yatan kişiyi gördükten sonra resmen tansiyonum düşmüştü.Gözlerim doldu ve elimi kalbime götürdüm.Kalbim sıkışıyordu.Gözleri kapalı,alnına düşen bir kaç tutam saçla cansız gibi uyuyordu.Tıpkı o günki gibi.

"Kuzey!"

Bağırışım sanki içimde bir yerleri söndürmeye çalışırcasına çıkmıştı.Kayra eliyle ağzımı kapattı.

"Derin seni hiç anlamıyorum,biraz daha bağırırsan ikimiz de buradan atılacağız ve Kuzey'e kavuşma planların suya düşecek."

Gözlerimi hızla kırpıştırıp başımla onayladım.Sadece Kuzey'i görmek istiyordum.Kayra başını iki yana sallayıp videoyu oynatmaya devam etti.

Videoyu çeken adam Kuzey'i gösterebilmek için daha da yakınlaştı.Kolundaki serumu ve burnundakiler bir cihaza bağlıydı ve o seyrek kalbinin atışının sesi odada yankılanıyordu.Yatağın sol yanına döndüğünde Toprak ve Demiri gördüm.İkisi de dizlerinin üzerine çökertilmiş elleri arkalarında başlarında dört tane silahlı adamla duruyorlardı.İkisinin de bakışları yerdeydi.O an Kuzey'in de tehlikede olduğunu anlamıştım.Video biraz daha sola doğru kaydığında odanın kapısı açıldı.Kapının pervazının kenarında oda numarası yazılıydı.264.Kapı açılır açılmaz içeriye takım elbiseli silahlı adamlar girmişti.Önlerindeki adamın biri elindeki silahla video çeken kişiye doğru yürüdü.

"Hey,sen.Ne yaptığını sanıy-"

Video burada bitmişti.Gözlerimden akan yaşlar dizlerimi göle çevirmişti resmen.Yalvaran gözlerle Kayra'ya baktım.

"Kayra nolursun yardım et,lütfen çıkar oradan Kuzey'i.Ne istersen yaparım,ne dilersen."

Hıçkırıklarım arasında cümleyi zar zor bitirmiştim.Kayra gülümseyerek çenemden tuttu.

"Ben de tam olarak öyle düşünmüştüm."

Ayağa kalkıp elini uzattı kalkmam için.Çekinen gözlerle elini tutup ayağa kalktım.Üzerindeki takımı silkeledikten sonra fısıldayarak yaklaştı.

"Bunca zaman,Kuzey'in hayatta olduğunu tek bilenin ben olduğumu mu sandın?Hadi ama..."

Anlamaz bakışlarla ona baktım.Başka kim biliyor olabilirdi ki? Biraz daha düşün der gibi baktı yüzüme.Sırıtışı katlanarak artıyordu.

"Video elime bir kaç gün önce ulaştı.Çeken kişinin kimliğini hala tam olarak bilemiyoruz ancak videoyu ilk kimin izlediğini biliyoruz ."

Ellerini pantolonun ceplerine koyup etrafımda dönmeye başladı.

"Kim?"

Söylemesi için yalvaracaktım artık.Arkamdan sağ kulağıma yaklaşıp fısıldadı.

"Abin,Egemen Miroğlu."

Şok içinde boğazımdan bir ses çıkmıştı.Bildiğim her şey üzerime yıkılıyor gibi hissediyordum.Ağlarken çenem titremeye,boğazım düğümlenmeye başlamıştı.

"Yalan söylüyorsun."

Tekrardan güldü.

"Yalan söylemediğimi sen de gayet iyi biliyorsun.Bu videoyu abin sayesinde bulduk.Her neyse sadede gelecek olursak,sana bir teklifim var."

Arkamı dönüp gözlerine baktım.Canımı istese verecek durumdaydım ama hala teklif diyordu.Dayanılmaz bir süreçteydim,kalbim gittikçe yavaş çalışmaya başlamıştı.

"Teklifim şu; zefirin parçalarını toplamamda bana yardımcı ol karşılığında Kuzey'in yerini öğren."

Kaşını soru sorarcasına kaldırmıştı.Omzunu silkti ve bakışlarını yere doğrulttu.

"Tabi henüz Kuzey'in yerini bilmiyoruz ama onu arayan bir ekibim var ve kısa sürede bulacaklarına da eminim.Kana kan dişe diş bir teklif zannımca."

Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım.

"Kabul ediyorum,seninle geleceğim ve yardım edeceğim ama bana bir kaç dakika ver sadece."

Başını onaylarcasına sallayıp eliyle kapıya doğru buyur etti.Ne yapacağımı o da biliyordu.Elbisemin bacağıma dolanan kısmını elimle toplayıp hızla odadan çıktım ve merdivenleri ikişer ikişer indim.Aşağıdaki kalabalığa karışmadan önce merdivenin girişinde bir kaç dakika duraksadım ve etrafa bakındım.Oradaydı,yanındaki bir adamla çok önemli bir konuşmaya dalmış gibiydi.Kaşlarımı öfkeyle çatıp kalabalığı yararak odanın diğer ucuna vardım.Geldiğimi görünce gülümseyip bir kaç adım yanıma yaklaştı.

"Derin,nerelerde-"

Gözlerimden akan yaşları gördüğünde donakaldı.Titreyen çenemi umursamadan işaret parmağımı ona doğrulttum.

"Sen, sen bildiğin halde bana tek kelime etmedin.Günlerce canımdan can gitti,tek lokma yiyemedim gözlerinin önünde eriyip giderken karşıma geçip tek kelime etmedin.Beni acımla tek başıma bıraktın."

"Derin, ne diyorsun?"

"Başından beri biliyordun ben kabuslarımda onu görürken yanımdaydın ve tek kelime etmedin bana.Tek bir kelime ya,yaşıyor desen yeterdi.Derin,bak hala hayatta nefes alıyor gözlerini tekrardan açacak desen yeterdi.Yaşadığını bilsem yeterdi ya!"

Yüz ifadesinden şok geçirdiği anlaşılıyordu.

"Derin,Kuzey sana çok fazla zarar verdi ve senin için en iyisi bu."

"Yazıklar olsun sana Egemen,suçluluk duygusuyla acı çektiğim,ölümün kıyısında akıttığım gözyaşlarında boğul."

Arkamı dönüp koşar adımlarla ana çıkış kapısına ilerledim.Egemen bağırarak beni takip ediyordu.İlerdeki çeşmenin arkasına arabasına binmek üzere olan Kayra ile göz göze geldik.Bir kaç saniye duraksadıktan sonra koşarak onun arabasına bindim.Arabaya bindiğimde ikimizin bakışları da kapıdan koşarak yanımıza gelen Egemendeydi.

"Gidelim."

KUZEY (+18) Düzenleniyor Where stories live. Discover now