BÖLÜM-43-SON ÖPÜCÜK

35.2K 1.2K 177
                                    

Kuzey'den

Yolda direksiyonu sıkı sıkıya kavramışken aklımda,kalbimde ve vücudumun her santiminde Derin vardı.Onsuz geçen her gün sanki acısını arttırarak bir kesik açıyordu göğsümde.Aldığım her nefes ciğerlerime gitmek yerine kalbimin orta yerine çakılıyordu.Aldığım nefes bile düşmanken Derin benden uzaktaydı.

"Sola dön abi,telefonundan gelen son sinyaller burada görünüyor.İnip bakalım."

Arabayı hızla sağa çekip indim.Olduğumuz yer bir sokağın başına benziyordu.Arkamdaki altı arabadan da inenlerle beraber aramaya başladık.Toprak sinyalin son çektiği yerin ilerideki boş arsa olduğunu gösterdi.İçimdeki o ufak umut parçası beni yerimde dahi tutamıyordu.Koşarak oraya doğru gitmeye başladım.Aklımdan her saniye bir şeyler geçiyordu ve her aklımdan geçen daha çok canımı yakıyordu.

Arsaya doğru geldiğimde etrafıma bakındım.Hiçbir ipucu yoktu.Gözlerimi acıyla yerde gezdirdim.İlerideki kayanın yanında duran telefonu görmemle gerginlikle kalkan kaşlarım şok ifadesiyle düştü.Telefona doğru koşmaya başladım.Arkamdan gelen ayak seslerini duyabiliyordum.Dizlerimi kıramadan hızla yere kendimi attığım sırada telefonu avcumun içine aldım.

Kafamı eğip acının bütün damarlarımdan içeri girmesine izin verdim.Elini omzuma koyan Toprak'a fısıldadım.

"Derin'in"

*****
İki gündür yakın civardaki her yeri karış karış arıyorduk ondan bir iz bulabilmek için.Her doğan gün beni Derin'den uzaklaştırıyordu.Arabayı sağa çekip dikiz aynasından çökmüş göz altlarıma baktım.Baktığım kişi ben değildim,bir insanı bu hale ne uyuşturucu ne de alkol getirebilirdi.Vücudumdaki tüm kanın çekilip gittiğini hissedebiliyordum.Tonla insan Derin'i ararken ondan bir haber gelmeyeceğini bilmeme rağmen gözüm sürekli telefonun ekranındaydı.Sıkıntıyla başımı avuçlarımın arasına aldım.Düşünebilecek kadar bile yoktum.

Torpidodaki suya doğru uzandım ve kapağı açtığımda Derin'in şalıyla göz göze geldim.Dışarı çıktığımız bir akşam üstü o kadar dil dökmeme rağmen ince giyinmişti ve benim ceketimi almayı da reddediyordu.Restauranttan getirttiğim şalı görünce titreyerek omuzlarının üzerine almıştı ve tek kelime laf etmeme dahi izin vermemişti.Uzanıp şalı aldım.Kafamı şalın içine gömerek kokladım.Kokusu içime dolarken acıyla inledim.Boğazımdaki düğüm kendini belli edercesine hareket ediyordu.Kafamı yoldan tarafa çevirdim.Eğer onu kaybedeceksem bu hiçbir şey yapmayarak olmayacaktı.

Arabayı çalıştırdım ve ilerdeki patikadan sağa döndüm.Güneş battıktan sonra hava daha da soğumuştu ve gri bulutlar daha da sıklaşmıştı.Sokak arasındaki bir ışıkta beklerken dikkatle etrafımdaki her yere bakıyordum.Şiddetli bir fırtına sesinden sonra ara sokaklara sürmeye devam ettim.Dışarda bir iki arabada dışında sokaklar bomboş sayılırdı.Yolu aydınlatan küçük sokak lambalarının altında bir kaç kişi yağmurdan kaçmak için koşarak evlerine gidiyorlardı.

Bütün sokaklar birbirine benziyordu.O kadar kötü haldeydim ki bir sokağa girip girmediğimi dahi hatırlayamıyorum.Arabayı sağdaki marketin önüne çekip farları kapattım.Kafamı hızla geriye doğru vurdum.İçimde o kadar büyük bir acı vardı ki ne yaparsam yapayım Derin'i bulmadan geçmeyecekti.Uzun zamandır tuttuğum o yaşın kayıp gitmesine izin verdim.Burnumu sertçe çekerek başımı öne eğdim.Yağmur bir anda bastırmıştı,her damlası arabanın tavanına gürültüyle çarpıyordu.Yok etmişti Derin beni.Kelimenin tam anlamıyla yok etmişti.Acıyla sarsılarak başımı kaldırdım.Gördüğüm şeyle kalbim duracak gibi oldu.

O Derin miydi? Benden 15-20 metre ilerde kaldırımda benden tarafa doğru yürüyen bir kadın vardı.Elinde tuttuğu poşeti başını yukarı kaldırmadan taşıyordu.Gördüğüm herkesi Derin'e benzetiyordum belki de.Tam kafamı çevireceğim sırada karşısından gelen kişi kadına çarptı.Poşetin içindekiler döküldüğü sırada ilk defa başını yukarı kaldırdı.

KUZEY (+18) Düzenleniyor Where stories live. Discover now