44. Bölüm"Geriye Kalan"

En başından başla
                                    

"Neredesin lan sen? Her sabah seni mi bekleyeceğiz böyle?" diye sordu Yusuf abi.

"Geldim tamam." dedi Haluk abi. Hepsi kapıdan çıkarken köşede onlar gidene kadar beklemeye başladım.

Haluk abi bana baktı. "Nasılsın Yiğit?" diye sordu gülümseyerek.

"İyiyim." dedim bakışlarımı kaçırarak. Bekledi bir süre. Ona da sormamız bekledi büyük ihtimal fakat öylece susuyordum.

"Abime emirler vermeye başlanmış. Beni şaşırtıyorsun."

Dediği şeyle bakışlarımı hızla ona çevirdim.

"Anlamadım?"

Dudaklarında bir sırıtış oluştu. "Abime işi bozmasını istemişsin. Herkes sana çok kızgın ama bence olması gereken buydu." dedi sırıtmaya devam ederken. "Yani bir hırs için gidip de eskiden kendisini kızına isteyen adamın işine niye ortak olursun ki? Ne alaka? İnsanlar demez mi ne oluyoruz diye? Tam da Kadir abiyle Züleyha yengenin arası açılmışken bir de..."

Kaşlarımı çattım. "Ne demeye çalışıyorsun?"

"Bir şey demeye çalışmıyorum. Yani haklısın, ben seni anlıyorum demek istiyorum." dedi.

Bir nefes verdim sıkıntıyla. "Berzan ne yapması gerektiğini bilir zaten. Ben ona güveniyorum." dedim kesin bir sesle.

"Öyle diyorsan..."

"Hayırlı işler Haluk abi." Ona son bir bakış atıp arkamı döndüm ve konağa girdim.

Girer girmez annemle karşı karşıya geldim. "Oğlum," dedi elindeki tepsiyle. Kahveleri bırakmıştı anladığım kadarıyla. "Emine Hanım seni çağırıyor."

İçimde bir sıkıntı oluştu. Alt dudağımı yalayıp kafamı salladım ve salona doğru yürüdüm.

İçeride Emine ana, Şule abla ve Hülya abla vardı. Üçüne de teker teker baktıktan sonra küçük adımlarla ilerledim.

"Beni çağırmışsın ana."

"Hele gel bakayım sen." Ses tonundaki sert tını hoşuma gitmedi.

Dudaklarımı birbirine bastırıp çaprazında kalan tekli koltuğa oturdum. Dizleirmi birbirine yasladım.

"Sen benim oğlumun aklına girip işini bozduruyorsun, ha? Senin amacın ne oğlum? Ne yapmaya çalışıyorsun?" Hesap soruyordu. Yanındaki iki kadın da aynı şekilde bakıyordu bana. Şimdi mesele anlaşılmıştı.

"Emine anne," diye söze başladım. "Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama bu benim için çok önemliydi. Olmak zorundaydı." dedim beni anlamasını umarak.

"Nedenmiş?!" diye çıkışan Şule ablaya baktım. "Senin yüzünden Berzan abi çekilmek zorunda kalmış. İşi Yusuf'a devretmiş ama İbrahim ağa bozmuş. Neyin zorunluluğu bu şimdi?" diye sordu kaşlarını çatarak.

"Şule abla sen yapma bari. Bunu öğrendiysen nedenini de öğrenmişsindir." dedim telaşla.

"Yani Yiğit gençsin, toysun anladık ama bu kadarı da fazla. Evlilikte çocuksuluğa yer yok. Sen gidip çocuk gibi kıskançlıklar yapıp kararlar veriyorsun." dedi Hülya abla. Sesi diğerlerine göre daha yumuşak olsa da kaşları çatıktı. O da kızgındı bana.

"Böyle bir şey sizin başınıza gelseydi eminim benden daha fazla tepki verirdiniz." dedim kaşlarımı çatarak.

"Sen bırak onları." dedi Emine ana araya girerek. "Derdin ne onu söyle sen. Berzan'ı bize karşı doldrup düşman mı kesmek istersin sen? Hisse sahibi olunca havalara girdin ha? Şirket sana mı kalacak?"

BEDEL | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin