82. Bölüm : İKİ YÜZLÜ

Start from the beginning
                                    

"Çok konuşuyorsun, düş önüme." dediğimde dediğimi yaptı. Alihan sadece bayıldığı için hastanede ciddi bir işlem yapmamıza gerek kalmadı ve biz sorunsuz bir şekilde çıkıp arabaya binmiştik. Alihan çok halsizdi, uykusu var gibiydi ama aynı şekilde sadece morali bozuk gibiydi.

Yani, ikimizde çok halsiz ve mutsuzduk. U gerçekten Uzay mı diye sorgulayıp durdum birkaç saattir, kafamda ihtimaller tartıp durdum ve bir çözüm bulamadım.

Hayır, olamazdı işte.

Uzay'ın gözlerine baktıkça kırık bir çocuk gördüm ben. Asla büyüyemeyen, hataları çok olan çaresiz, iyi bir çocuk. Kalbi iyi olan ve tek hedefi kendisini affettirmek olan birisiydi o. Uzay Tetikçi asla kötü birisi değildi, olamazdı da.

U, Uzay değildi.

Buna bir ihtimal veremezdim!

"Geri döneyim mi sana?" diye bir soru sorduğunda içime bir ağırlık çöktü. Kafamı hafifçe ona çevirdiğimde göz göze geldik. "Biliyoruz, U'nun kim olduğunu biliyoruz. Beraber savaşalım, beraber bulalım onu o zaman. Sana geri dönmedim, ama dönebilirim Liya."

Sustum.

"Liya?"

"Alihan, konuşmak istemiyorum." dedim boğuk çıkan sesimle. Konuşsam ağlayacak gibiydim, çok kötüydüm. "Şimdi değil en azından, yalvarıyorum sana..."

"U, Uzay." dediğinde gözlerim jet hızıyla doldu. Başımı yavaşça iki yana salladım. "Ve bunu kabullenmek zorundasın, tamam mı? Şimdi eve gidelim ve Leyla ile konuşalım. Tamam mı?"

"Alihan, çok berbat hissediyorum."

Boynuma sarılan kollarla gözlerimi sıkıca yumup kafamı mis gibi kokan göğüsüne yasladığımda ona iyice sindim. Hıçkırıklarım ağzımdan kaçarken Alihan'ın dudağını saçlarımın arasında hissettim. "Alihan, bir yanlışlık olmuş olmalı. Uzay bunu yapmaz ki... Bak gerçekten, yapmaz bunu."

"Lütfen sadece susalım ve evimize gidelim, tamam mı?" diye sorduğunda evimiz dediği yerde yüzümde buruk bir gülümseme meydana geldi. Evimiz miydi orası bizim gerçekten?

———

Leyla'nın ağzından.....

"İyi misin?" diye sordum arkası dönük bir şekilde oturan adama. Ellerimi geniş omuzlarına koyduğumda kemiklerini hissedememiştim, bu tam olarak bir kas yığınıydı. Görüşmeyeli bu kadar çok kas mı yapmıştı Uzay? "Omuzların niye bu kadar ağır?"

Kafasını öne eğmişti ve bir kez olsun bile bana bakmamıştı veya konuşmamıştı. Kaşlarımı çatarak eğildim ve kafamı kafasının yanına götürdüğümde yan profiline baktım fakat kafası eğik olduğu için yüzünü tam olarak göremedim.

"Hey, sorun ne?" diye sorduğumda ses gelmedi. Sıkıntıyla nefesini verip bana bir kez bile bakmadı. Geldiğinden beri garip davranıyordu, yüzüme bakmıyordu ve en önemlisi konuşmuyordu. "Uzay?"

Ayağa kalktığında bende ayaklarımı harekete geçirip önüne duracaktım ki kollarımdan tutulup duvara yapıştırıldım. Saçlarım gözlerimin önüne uçuşurken boynuma sarılan elle ağzımdan bir inleme döküldü.

"Bu oyunu bitirmeye karar verdim, Leyla."

"Ah, ne oluyor?" diye sızlandığımda ellerimi göğüsüne koyarak onu itecektim. Gözlerim kapanıyordu ve saçlarım yüzümün önüne döküldüğü için yüzünü düzgün bir şekilde göremiyordum fakat dokunuşları hala aynıydı.

Sadece bu sefer ki dokunuşları fazlasıyla şiddetliydi ve doğru hissettirmiyordu. Karşımda kim olduğunu unutmuş gibiydim ama sonra kokusu burnuma doluyordu ve ben şu an tüm düşünme yetkimi kaybetmiş gibiydim.

Mahkumiyet (+18)Where stories live. Discover now