"Siz hâlâ birbirinizi seviyorsunuz. Bu gerçeği unutmamalısın," dedi Eylül bilmiş bir şekilde.

"Yok öyle bir şey," deyip ayaklandım. Ona karşı hâlâ bir şeyler hissettiğimin farkındaydım ama bunu sesli bir şekilde dile getirmeyecektim. Sanki dillendirirsem asla bu hislerden kurtulamayacak gibi hissediyordum. "Daha fazla konuşmayalım, birazdan damat bey gelecek zaten."

Selvi ve Eylül'ün yanından kaçarcasına lüks otel odasının banyo kapısından içeri attım kendimi.

Düğün İstanbul'un ünlü otellerinden birinin balo salonunda yapılıyordu. Gelin için özel bir oda bile tahsis edilmişti. Mehmet kendince zengin biri olsa da tüm bu imkânları sağlayan asıl kişinin Murat Mercan olduğunun farkındaydım. Arkadaşı için tüm bağlantılarını seferber etmiş gibi görünüyordu.

Banyodaki aynaya yaklaşıp ellerimi soğuk mermere yasladım. Bakışlarım aksime kaydığında gördüklerim beni memnun etmişti. Bugüne özel tek omzu açıkta kalan zümrüt yeşili bir elbise giymiştim. Yapılan makyajla da gözlerimin yeşili daha çok ortaya çıkmıştı. Saçlarımın bir kısmı ise örülüp toka yardımıyla başımın üstünde taç şeklinde tutuşturulmuştu. Diğer kısım ise omuzlarımdan aşağı dalgalar halinde dökülüyordu.

Güzel görünüyordum. Ama içim yüzümün aksine berbat bir haldeydi.

Çok kısa bir süre sonra eski kocamı görecek olma düşüncesi beni mahvediyordu. Bir yıl boyunca ondan kaçmayı çok iyi başarmıştım ben halbuki.

"Sorun yok," dedim kendi kendime. "Her şey yolunda gidecek. Onunla konuşmana gerek yok. Hatta ondan tarafa gerekmedikçe bakmayacaksın bile. Bunu yapabilirsin sen!"

Umarım gerçekten de bu dediğimi yapabilirdim.

***

Düğün salonu yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başladığında Eylül ile birlikte masadaki yerlerimizi almıştık. Tüm konukların teşrifinden sonra gelin ile damat içeri gireceklerdi ve hemen nikâh masasındaki yerlerini alacaklardı.

"Herkes neden filmlerden fırlamış gibi?"

Eylül'ün sözleri karşısında gülümsememi bastıramadım. Haklıydı aslında. Kadınlar çok şık ve zarifken, erkekler giydikleri pahalı takım elbiselerinin içerisinde çok etkileyici görünüyorlardı. "Biz buna paranın gücü diyoruz," diye cevap verdim arkadaşıma. Hâlâ çevreyi süzmekle meşguldü. Böyle ortamlara alışkın değildik biz. Murat ile evli olduğum o birkaç ayda bile birlikte bir davete katılmamıştık.

Geçmişi düşünmek istemediğim için ilgimi daha başka alanlara yöneltmeye çalıştım. Bir süre Eylül ile sohbet ettim. Sonra bakışlarımı düğüne katılan davetlilerin üstünde gezdirmeye başladım. Önümdeki bardaktaki suyu içtiğim sırada ise görmeye hiçbir zaman alışamayacağım o manzarayla karşılaştım.

Murat Mercan düğün salonundan içeriye giriyordu. Üstelik yalnız da değildi. Yanında Berrak Tufan da vardı.

Bardağın kulpunu istemsiz bir şekilde sıkarken, bakışlarımı bir türlü onların üzerinden çekemiyordum. Bu kadar kolay mı atlatmıştı ayrılığımızı? Benden sonra Berrak ile olabilecek kadar mı silmişti beni?

"Asel, bakma."

Eylül'ün benim için endişelenen sesini duymamla bakışlarımı masaya indirdim. Sol tarafımdaki sızı beni hazırlıksız yakalamıştı. Halbuki aradan bir sene geçmişti. Murat'ın benim için hiçbir öneminin kalmamış olması gerekmez miydi?

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now