30

1.6K 86 4
                                    

Kargaşa. Kocaman bir kargaşa oluşmuştu ve ben artık bu kargaşayı durdurmak için bir şey yapmayı düşünmüyordum. Bu zamana kadar hep kendim halletmeye ve ne kadar nefrette etsem karşımdakini korumaya çalışmıştım ve geçte olsa anladım ki işler böyle yürümüyordu.

Nisa telefonu yüzüme kapattıktan hemen sonra dediği gibi iki dakikada eve gelmişti hatta öyle hızlı gelmiş olmalıydı ki fren yaptığında asfaltta tekerin izini çıkarmıştı.

Ayrıca ben tek geleceğini düşünmüşken yanılmıştım ve arabadan aynı hızla Ata ve Batu'da inmişti.

Onları evin içine aldığımda telefonumu neden açmadığıma dair soru yağmuruna tutulmuştum. Hiçbirine cevap verememiştim çünkü hiçbiri olayları bilmiyordu. Onlar içeri geçerken Aras ile kavga ettiğim sırada kırılan biblo ve yerinden oynamış koltuklar savaş alanını anımsatıyordu ve onlar bu manzarayı gördüklerinde kavga ettiğimizi anlamışlardı.

Onlar neler olduğunu sorarken karşılarında kendimi daha güçsüz hissetmiş ve ağlamaya başlayarak kendimi koltuğa bırakmıştım. Hayatımdaki bu gereksiz iki insan yüzünden ağlak bir şeye dönüşmüştüm ve bu onlardan iki kat nefret etmemi sağlıyordu.

"Amına koyayım şu kapıdan biri gelip neden sürekli bu çocuğun aldatıldığını biri bana anlatsın." Batu'nun isyanı yüzümde buruk bir gülümseme sağlamıştı.

Nisa'nın yaptığı kahveden bir yudum aldım. "Bak Efe bu sefer bana engel olma o Suyla konuşacak iki lafım var.'' Nisaya çevirdim bakışlarımı.

"İstediğini yap Nisa gerçekten hadi eskiden aldatılsam bile zarar görmemeleri için yapmayın etmeyin diyordum ama cidden artık hiç umurumda değil ne yaparsan yap."

Ata tekrar oturduğu yerden kalkmaya çalıştığında bileğinden tuttum tekrar. "Oğlum bıraksana lan az önce demedin mi ne yaparsan yap diye." Çok sinirliydi gerçekten sinirliydi.

"Ata evet dedim ama şu an değil hem çok sinirlisin hem de daha dur ya yeni aldatılmışım burada bir oturalım konuşalım lan." Sabır dilenip kalktığı yere geri oturdu. Batu tek elini onun dizine koyup ona döndü.

"Bebeğim bir kahve içmek sana iyi gelicek sinirlerini geçirecek." Nasıl bir durumda olursak olalım Batu'nun her zamanki bu çabucak değişen ruh hali ve her seferinde Ataya karşı sergilediği yavşaklığı beni her zaman güldürmeyi başarıyordu.

"Ya Batu sikicem seni en sonunda bak çek şu elini." Batu'nun gözlerinin açılması ve oradaki ışıltı aslında her şeyi beli ediyordu. Bildim bileli Batu'nun ona karşı azda olsa hisleri vardı bunu görmemek için kör olmak gerekirdi fakat Ata hiçbir zaman bunu görememiş ve onun sürekli yavşaklığına bunları söylediğini düşünüyordu ya da öyle düşünmek isteyip arkadaşlıklarına bir zarar gelmesini istemiyordu bir bakımdan onu da anlamak gerekirdi.

Ata belli başlı heteroseksüeldi herkes bunu biliyordu. Yeri gelir sevgilileriyle bizi tanıştırır ya da bazı cinsel birlikteliklerini anlatırdı ve Batu çoğu zaman bunlardan etkilenir morali bozulur ama kimseye belli etmeden hemen toparlardı.

"Efe odan müsait mi Ata ile bir iki saat sürecek işimiz var gibi gözüküyor." En sonunda dayanamayıp Batu'nun bu gevşekliğine güldüm. "Tabi buyur geç oda siz bıkana kadar sizindir." Şu an Ata hariç hepimiz bu durumdan keyif alıyorduk.

Her şey eskisi gibiydi şu an için bir kişi eksilerek en sevdiğim, güvendiğim arkadaşlarım yanımda ve berbat bir durumda olduğumu bilerek beni mutlu etmeye çalışıyorlar ve en önemlisi iyi olmam için her şeyi yapmaya hazırlardı. Bu olayın hissettirdiği duygu bambaşkaydı size bunu anlatamazdım.

Bundan sonra olayların nasıl bir boyuta geleceğinden ya da ne duruma düşeceğimden hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim bundan sonra ne olursa olsun ilk önce kendimi düşünecektim ve bir daha asla birine güvenmeyi ya da hayatıma birini almayı düşünmüyordum.

Ortamda dönen muhabbetten koptuğum hepsi tarafından anlaşılmıştı ama yine de ses çıkarmıyorlardı. Uzanıp masanın üstündeki kahvemi elime alıp ayağa kalktım. Dönen bakışlara baktım. "Biraz hava alıcam siz devam edin. Gelirim hemen."

"Çok fazla durma." Ataya gülümseyip şu an için nefes alabildiğim tek yere balkonuma çıktım. Dirseklerimi korkuluklara koyup kararmış gökyüzüne baktım. Ciğerlerime dolan temiz hava tahmin ettiğimden çok fazla iyi gelmişti.

Cebimdeki telefonuma gelen mesajla ofladım. Bu olaylardan sonra gelen mesajları açarken korkar olmuştum resmen bende travma bırakmıştı anasını satayım ve bu gidişle nokia 3310'a geçmeme az kalmıştı. Telefonu çıkarıp mesajı açtım.

Kimden: Yaşandı ve bitti saygısızca (Aras)

*fotoğraf*

her zamanki gibi çok güzel gözüküyorsun bebeğim.

Gelen mesajla kaşlarımı çatıp fotoğrafın çekildiği açıya baktım. Hareket eden arabayla kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatıldığında bir küfür ettim. Giden Aras'ın arabasıydı kim bilir kaç saattir oradaydı ve evi izliyordu. Hiçbir fikrim yoktu.

"Efe yeter gel hadi içeri." İşte şimdi karar vermem gereken önemli bir noktadaydım ve ben nasıl bir karar vermem gerektiğini bilmiyordum. Bunu çocuklara söylemeli miydim? Yoksa kendi başıma mı halletmeliydim? Eğer çocuklara söylersem Aras'a ne yapacakları umurumda değildi fakat onların başı belaya girebilirdi ve ben bunu istemiyordum.

Derin bir nefes alıp sanki hiçbir şey olmamış gibi aklımdaki sikik düşünceler ile içeri geçirip yanlarına oturdum. "Ne oldu Efe bir şey mi var yine bir durgunlaştın gibi?" Bakışlarımı Nisaya çevirip inanmasını umarak yalandan gülümsedim.

"Yok ya yine aklıma geldi falan siktir et." Tamam anlamında kafasını salladı ama hala yüzüme bakıyordu. İnanmadığı her halinde belliydi.

***

Hiç içime sinmedi ama umarım beğenirsiniz...

Bayramınız mübarek olsunn yeni bölümde görüşürüz

Yazar kaçar...

İZ [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin