26

1.5K 79 35
                                    

Efe'nin anlatımıyla kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Gün mü geçmişti yoksa saatler mi bilmiyordum ama ben hala yanımdan hiç ayrılmayan Nisa ile birlikte içeride oturuyor boş boş televizyonda oynayan filme bakıyordum. 

Nisa ile lise zamanlarımızda sosyal medyadan tanışmıştık ve kısa sürede yakın arkadaş olmuştuk ve bana kalırsa sosyal medyadan edinilen arkadaşlıklar normal arkadaşlıklardan daha kuvvetli ve daha sağlam oluyordu.

Artık ağlamıyordum çünkü dökecek bir göz yaşım kalmamıştı. Arası anlamıyordum çok öfkeli biri olduğunu biliyordum tamam ama bu kadar fazla büyüteceğini düşünmemiştim. En azından bir gün falan sürer diye düşünüyordum ama iki koca gündür ondan bir haber aldığım söylenemezdi. 

Bu zaman boyunca onu aramıştım ama yine her zamanki gibi açmamıştı. Tüm arkadaşlarının snaplerine bakıyordum ama onunla ilgili ya da onların bildiği bir şey yoktu. Düşünüyorum iki gündür düşünüyorum her şeyi. Onunla geçirdiğimiz zamanları beni deli gibi mutlu edişi ve camdan bir bibloymuşum gibi beni kırılmaktan koruması ama şimdi bakıyorum o insanla iki gündür kaybolan insan aynı kişi miydi? Sanırım hayır.

"Biraz dışarı çıkmak ister misin Efe? Sahile falan gideriz bak iki gündür evin içine tıkıldık kafan dağılır." Onu da benimle birlikte eve tıkmaya hakkım yoktu. Kafamı olumlu anlamda sallayıp odaya geçmeden döndüm ona. "Sana tişörtlerimden vermemi ister misin? Kaç gündür aynı üstlesin." 

"Sonunda sordun Efe ya Allah razı olsun." Onun bu haline gülüp odama geçtim illa sormamı beklemeye bilirdi evin her yerini biliyordu dolabımdan kalkıp kendi dolabıymış gibi gidip alabilirdi. 

Üzerime bir hırka alıp Nisaya da bir tişört ve hırka aldım. Evde hala açılmamış kutular vardı daha doğrusu yeni gelen kargolar vardı ve açılıp yerleştirilmesi gerekiyordu. Onları görmezden gelip odadan ayrıldım. Nisaya getirdiklerimi uzatıp onu arabada bekleyeceğimi söyledim.

Çantamı, cüzdanımı ve arabanın anahtarını alıp kapıdan çıktım. Aklıma hala kafeden gözlüğümü almadığım gelirken bu olayların düzeldiğinde ilk iş onu almak olduğunu kafama not ettim. Arabanın diğer kapısı açılıp yerine yerleştiğinde siteden ayrılıp en yakın sahile sürmeye başladım.

***

Sahilde elimizde kahveyle birlikte ilk bulduğumuz boş banka oturmuş öylece duruyorduk. Hava çoktan kararmıştı ve hafif bir rüzgar vardı. Etrafta koşan çocuklar, çimlere oturmuş gülerek sohbet eden arkadaş grupları, el ele gezen sevgililer ve yürüyüş yapan bir insan topluluğu vardı. Çok garip değil miydi her insanın bir derdi vardı ama siz onları dışarıdan derdi yokmuş gibi görüyordunuz ya da mutlu rollerine inanıyorsunuz fakat onlar yalnız başlarına eve, odalarına gittiklerinde nasıl bir ruh halinde olduklarını asla bilmiyorsunuz. 

Kimisi bu rolüne devam edip kendini kandırıyor, kimisi deli gibi ağlıyor, kimisi sadece boş duvarı izliyor. "Ne düşünüyorsun Efe?" bakışlarımı dolaştırdığım insanlardan alıp bu düşüncelerin içinden sıyrıldım. Daha sonra düşünebilirdim. Dolu gözlerimle Nisaya bakıp buruk olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümsedim. 

"Her şeyi." ofladı. 

"Onu demiyorum Aras hakkında ne düşünüyorsun?" Bakışlarımı bu sefer kayalara çarpan dalgalara çevirdim. "Bilmiyorum ki sanırım onu düşünmeyi bıraktım. Bu yaptığı çok fazla onu bir yere kadar anlayabilirim. Gelsin bağırsın çağırsın ortalığı yıksın ama beni bir dinlesin ama o ne yapıyor dinlemeden bir şey demeden ortadan kayboluyor." 

Kahvemden bir yudum alıp sıcak suyun boğazımı yakmasına izin verdim. "O ortaya çıktığında ona iki çift lafım olacak bunu bil önce Efe. Ne bu orta okulda okuyormuş gibi tavırlar? Sen hala onu bekleyerek büyük bir sabır gösteriyorsun ben olsaydım çoktan ortalığı yıkmış ve onu terk etmiştim. Sen bir şey yapmadın gidip onunla sevişmedin ona öyle bir fotoğraf gitmedi."

Haklıydı bu yüzden tek bir şey bile diyemiyordum ona. "Umuttan sonra birine karşı bir şey hissedeceğimi düşünmüyordum Nisa bunu biliyorsun ama o hayatıma öyle bir anda girdi ki. Hem aşırı derece yaralı ve üzgündüm hem de birine sığınmak istiyordum. O zamanlar yanımda sığınmak isteyeceğim kişi oydu ve o bana o kadar iyi geldi yaralarımı sardı beni eskisinden daha iyi bir hale getirdi ki içimde ona beslediğim bu sevgi. Gittikçe büyüdü ve ben buna engel olamadım. Bu yüzden onu kaybetmekten aşırı derece korkuyorum yanlış bir şey yapmamak için sabrediyorum ama içimde kopan fırtınaları ne sen sor ne ben söyleyeyim."

Bir şey diyemedi çünkü söyleyecek her şeyi tek seferde söylemiştim. Telefonumun kalbimi hızlandıran bildirimi ortamda duyulduğunda hıza elimdeki kahveyi bıraktım. Koymak yerine bıraktığımdan dolayı elimde tuttuğum plastik bardak düşerek her yeri ve üstümü kahve yapmıştım. 

Etraftaki insanların bakışlarını umursamadan çantamdan telefonumu çıkarıp gelen mesajı heyecanla açtım.

hayatım

Eve geliyorum bekle konuşalım.

***

Önceki bölüme yaptığınız tüm yorumları okudum teşekkür ederim ve bazıları bana fikir verdi. 

Bu bölüm biraz daha soft ve hem nisanın hem efenin düşüncelerini görelim istedim. Bir dahaki bölümde büyük karşılaşma var. 

Yazar kaçar...

İZ [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin