13. Bölüm

9.4K 455 31
                                    

"Diğer yarım"

Evden çıkarken kahvaltı masasındaki kimse beni görmemişti. İyi hoştu zaten!
Onlar öyle mutlulardı, şurda yeni yaşıma 5 ay vardı. Reşit olursam baba bey'in emri altında kalmaz hem okulumu bitirir hemde bir iş sahibi olurdum.

Eğer onlar benimle görüşmek isterse tek görüşeceğim kişi heralde Barlas abi, Mirza abi, Metehan abi ve Esin olurdu. Çünkü Lalin ile görüşmek için Mirza abiyi görmem gerekiyordu.

Hakikatten! Ben o küçük cadıyı çok özlemiştim.

Aklıma gelenle gülümsedim. Çok yaramaz bir kızdı Lalin ve büyüyünce insanların burnundan getirecekti. Bunu çok konuşmasından anlamıştım. Ve bir konuda eğer haklıysam küçükken bile çok bilmiş gibi davranacaktı.

Ne ara geldiğimi bilmediğim okulumla bahçedeki değişik bakışları aldırmadan zıplaya zıplaya koşturarak girdim okula.

Neden mi bunu yapıyorum?

Çünkü canım istiyor!

Sınıfıma geçerek arka sıralarda benim için ayrılan yere geçtim. Kuzen tayfası köşedeydi ve beni tınlamıyordular.

Tabi tınlamazlar! Seni İzel gibi sanıyorlar ve onlara kötülük yapacağını düşünüyorlar.

Ah ah.. Neden bu kadar mal akrabalarım var?

Kapı açılma sesi ile tüm düşüncelerim dağılmıştı. Gelen Edebiyat hocasıydı yanında Esin'de vardı.

"eveet." dedi 'e' harfini uzatarak sonra eliyle Esin'i gösterdi "arkadaşları Esin Enka 'yı zaten tanıyorsunuz. Artık o da aramızda." diyerek sınıfa tanotırken Esin' in kuzenleri sevinçle ona bakıyordu. Bazı kızlar çarpılmış gibi hareket ediyordu.

Bazıları ise hoşgeldin faslını geçiriyordu. Ama Esin sadece bana bakıyordu." Esin otur boş bir yere." dediğinde rahatsızca yerimde kıpırdandım , Esin başını ağır bir şekilde salladı sonra yürüdü yürüdü yürüdü..

Kuzeni bir ön sıramda ona yer açmıştı ki Esni onu es geçip oturdu yanıma "sormadım ama... Oturayım mı?" kulağıma söylediği şey ile gülümsememek için kendimi zor tuttum ve sadece başımı salladım.

Zaten o ara hoca derse başlamış ve fısıltılar eşliğinde dersi dinlemeye koyulmuştuk.

~~~

Öğle arası geldiği vakit telefonumun çalması ile elim yine kıçıma gitti. Ama telefonum orda değil!

Korkuyla ellerimle tüm vücudumu taciz ederken karşı sıramdaki oğlan'ın bana değişik bakışlarından rahatsız olup "ne var?" diye bağırdım.

Başını hemen çevirip yere eğilince derince bir of çekip masama baktım. Telefonum ordaydı!

"ahh! Lanet girsin!" arayan Deniz 'di. "belaları çeken mıknatıs buyrun?" karşı taraftan gelen alaylı gülme ile benim suratımda tebessüm oluştu "Asil. Kaç haftadır yoksun. Maça gelmiyorsun. Okulda yoksun? Nerdesin sen. Bişey olmadı değil mi?"

Ellerimi sıktım. "yok bişey." dedim sadece bu olayı onlara anlatmak istemiyordum. Zaten yakın arkadaş değildik ne gerek vardı bilmelerine?

"hmm peki. Bu akşam bizim takımla zengin züppeler oynayacak gelicekmisin?" Oha! Tabi gelirdim!

"sorman hata Deniz! Saat kaçta?" dedim heyecanla "okul çıkışından sonra 6 gibi." başımı görecek gibi salladım "geliyorum. Biraz yetenek görsün bu millet."

"iyi hadi derse gireceğim." dedi ve telefonu kapattım. "bir yeremi gideceksin?" yanımda duyduğum ses ile korkuyla zıpladım "ay ödümü kopardın!" küçük bir gülümsemeyi yüzüne kondururken bende onunla tebessüm ettim.

Ne tatlısın sen!

"akşam... Maça gideceğim." önümdeki defteri karalarken Esin gelip yanıma oturdu. "ne! Maç mı?" bunu heycanla değilde şaşırmış gibi söylemişti.

Kafamı olumlu anlamda salladım "evet? Bi sorun mu var?" ona bakmadığım için tepkilerini göremiyordum.

Sesini çıkarmadığında ona döndüm gözlerimle kendimce havalı bir hareket yapıp "güzel oynarmısın?" gözleri kocaman olurken sevinçle "tabi ki! Kızım biz gol kralıyız ne diyosun?" kahkaha atarken içeri kuzen tayfası girmesi ile duraksadım.

Bana kötü kötü bakıyolar!

Ne bakıyonuz amk?

"Esin! İyimisin niye bu sana alayla gülüyo?" aralarındaki kıvırcık saçlı çocuk konuşurken sinirle suratına baktım "ne saçmalıyosun be!" diğer başka biri ise "Esin'e nasıl davrandığını gördük! Kızım yılansın sen yılan!"

Ağzım 'O' şeklinde açılırken "bak seni varya! Parçalarım oğlum!" bana kimse yılan diyemezdi! Kimse bana hakaret edemezdi!

"hadi gel! Tırnaklarından önemlimiyim? Zaten canın ne ki?" o bana alayla söylenirken sıradan atlayarak onun önünde durdum.

"eminmisin? Sana zarar veremezmiyim? Tırnaklarım kırılır öyle mi?" alayla başyan aşağı beni süzerken ellerimi sıktım. Esin'in arkadan "kavga etmeseniz mi? Asil gel buraya hadi."

"Esin! Bana kuzenlerini koruma lütfen!" sinirlerim tepeme çıkıyordu yok zaten patlıcak birini arıyordum "isin bini kizinlirini kirimi litfin!" sesini incelterek yaptığı taklitten sonra daha fazla dayanamadan elimi kaldırıp burnuna yumruğumu geçirdim.

Kan mı o elimde ki?

Çocuk neye uğradığını şaşırırken ben bu sefer zaferle sırıtıyordum. "tüh benim tırnaklarım kırılmadı ama sanırım senin burnun fena hasar aldı!" diye imayla güldüm.

Arkadaki kıvırcık onu kollarından tutarken sarışın benden yumruk yiyen hızla doğrulup "öldürürüm kızım seni!" diyerek üstüme yürüdü ve elini kaldırıp vurmak için hazırlanmıştı.

Taki önümdeki gölgeyi görene kadar " yavaş gel Kelmal! "

Esin önümde durmuş bana vurmak için hazırlanan Kemal denen çocuğun elinden tutuyordu.

Vay beyaz atlı prensim..

Düşündüklerimle saçmaladığımı farkedip konuşulanları dinledim "Esin! Bize onu mu koruyorsun?" arkadaki kıvırcık ne çok karıştın bea?

"ya kardeşim o benim saçmalamayın!" diye girdi araya Esin, ben gururlu anne edasıyla onu izlerken kavgamıza dahil olan okul müdürüydü..

"Noluyor burda?"

Aha şimdi sıçtık!

~~~

Selam..

Nasılsınız?

Özledinizmi beni? Aradan geçen günlerde merakla beklediğiniz bölüm geldi.

Neyse sizi bekletmeden bu çerez bölümden sonra size akşam için uzun bölümü hazırlamaya gidiyorum.

Görüşmek üzere..

Ufak Tefek Karışıklıklar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin