40.BÖLÜM

513 49 186
                                    

Merhaba sevgili dostlarım. Koskoca kırk bölümü arkamızda bırakmış olmamız beni birazcık duygulandırdı. Aylardır her koşulda yanımda olan, yorumları ve oylarıyla beni ve kitabımı destekleyen sizlere çok teşekkür ederim. Yanımda olduğunuzu bilmek çok özel. Nice nice kırk bölümlere! Sizleri seviyorum.

Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin. Keyifli okumalar!

"Tamam abi, sakin ol." Batu'nun cümlesiyle uyanmıştım ama gözlerimi açmadım. Ardından Elçin hızlıca araya girip "Evet Poyraz, kafam şuan karma karışık zaten bir sakin ol." dedi. Şuan hala Poyraz'ın evinde miydim ve neden Batuyla Elçin buradaydı?

"Anlatamıyorum ki bir şey, doktorun dediğini duymadınız mı?" dedi Poyraz sinirli fakat sessiz olmaya çalıştığı sesiyle. Ortama kısa bir sessizlik hakim olduğunda "O orospu çocuğunun oyununa geldim. Kim ulan bu kodumun gizli numarası? Delireceğim ben artık!" diyerek devam etti. Adım sesleri geldiği için odada volta attığını anlamıştım.

Elçin, Poyraz'ın küfürlerini umursamadan ağlamaklı bir sesle "Ben her şeyi anlatacağım." dedi. Adım sesleri daha da kuvvetlenirken bir şeyler anlayabilmek için nefesimi tutmuştum. Batu hoşnutsuz bir şekilde "Bu hiç mantıklı değil." dediğinde Poyraz hemen araya girip "Anlatmak falan yok. Doktoru duydun, kafası daha da karışacak." dedi.

Bir adım sesi daha kulaklarımı doldurdu. Elçin'in sinirli bir nefesi içine çektiğini duydum. "O benim kardeşim ve onun iyiliğini kimse benden daha çok düşünemez!" dedi gür bir sesle.
Poyraz bezmiş bir ses tonuyla "Elçin ben anlatmak istemiyor muyum sanıyorsun?" dedi.
"Seni katil sanıyor katil. Daha ne kadar boka batabilirsin? Susacak aşamayı geçtik biz."
"En azından yaşıyor!" dedi Poyraz da bağırarak. ''Şuan onun yaşaması beni katil sanmasından daha önemli!'' Artık aralarındaki konuşma kavgaya dönüşmeden uyandığımı belli etmeliydim.

Önce gözlerimi araladım. Poyraz'ın evinde salondaki koltuktaydım. Sağıma dönünce koluma takılı olan serumu fark ettim. Doktor çağırmış olmalılardı. Gözlerim cama takıldı. Sabah olmuş ve karanlık yerini aydınlığa bırakmıştı. Peki bir gün içimdeki karanlık da aydınlanır mıydı?

Elçin ve Poyraz kapıya yakın ayaktalardı. Batu ise ayak ucumdaki koltuğa diken üstünde oturmuştu. Kıpırdandığımda Batu bakışlarını bana çevirdi. Elçin öfkesiyle birlikte koltuğa doğru ilerlerken o da uyandığımı fark etti. Poyraz ise başka alemdeymiş gibi eliyle saçlarını karıştırıyor ve yere bakarak bir şeyler düşünüyordu.

Havlama sesleri duyduğumda merdivenlerden koşan Dolly'i gördüm. Poyraz onu susturmak için öne doğru adım attığında Poyraz'ın yanından hızlıca geçip koltuğun kenarına zıpladı. Kocaman olmuştu. Onu bulduğumuz günü hatırladığımda yüzüme bir gülümseme peyda oldu. Boğazımı temizleyip yutkundum ve boşta kalan elimle Dolly'i sevmeye başladım. Dolly sayesinde Poyraz da uyandığımı fark etti ama kimse çıt çıkarmıyordu. Ya ne söyleyeceklerini bilmiyorlardı ya da tepkisizliğimi garipsiyorlardı.

Dolly sevilmenin verdiği mayışıklıkla iyice uzandı ve üzerime yatmaya yeltendi. Ağır olduğu için bu kez canım acımıştı ve acıyla inlemiştim. Poyraz gür bir sesle "Dolly!" diye bağırdığında Dolly irkildi ve küser gibi bir bakış atıp koltuktan indi.

Çok kısa bir süre gözlerimi yumup derin bir nefes aldım ve kuvvetimi toplamaya çalıştım. Ardından mahcubiyetle yüzüme bakan Dolly'e baktım. Eğer konuşabilse özür dileyecek gibiydi.

Bitmek üzere olan seruma bir bakış atıp kolumdan iğneyi çıkardım. O sırada Elçin "Çıkarma!" dese de dinlememiştim. Batu'nun endişeli bakışlarına dönüp "Rica etsem eve gitmeme yardımcı olur musun?" diye sordum. Mesafeli kurduğum cümleyle birlikte Batu kısa bir süre afalladı. Poyraz ise "Alâ, bir şey söylemeyecek misin?" dedi.

BEKLENMEYEN YOLLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin