31.BÖLÜM

600 76 141
                                    

Yorumlarda buluşalım :)

Keyifli Okumalar!

''Alâ!''

Kerem'in bakışları doğrudan beni bulduğunda yavaşça yutkundum. Duyduklarımı hâlâ sindirememişken beni görmüş olması hiç iyi olmamıştı.

Hazal hızla bana döndü ve korkuyla yüzüme baktı. Yüz ifademden her şeyi duyduğumu anlayınca panikle çevreyi inceledi. Ağacın arkasından çıktım ve elimdeki telefonu büyük bir stresle sıkarken ne yapacağımı bilemez halde Kerem'e yürümeye başladım.

''Alâ ne yapıyorsun burada?'' dedi sanki az önce her şeyi duymamışım gibi. Kerem'in tam karşısına geçip tüm gücümle tokat attım. Sesim çıkmayacak gibi hissediyor olsam da tüm gücüm bedenime aktarılmış gibiydi.

Kerem'in kafası tokatın etkisiyle sola doğru savruldu. Daha sonra panikle bana döndü. ''Alâ yanlış anladın.''

Sinir harbi geçirmek üzereyken samimiyetten uzak bir kahkaha attım. ''Yanlış anlayamayacağım kadar çok şey duydum.'' Hazal'a kısa bir bakış attım. Dimdik durarak asla renk vermemeye çalışsa da inanılmaz gerildiği belliydi.

''Ben seni çok seviyorum...'' dedi panikle elimden tutarak. Bir aşk itirafı belki de insanın ancak bu kadar midesini bulandırabilirdi. Büyük bir öfkeyle omuzlarından ittirdim ve ''Sen ne diyorsun?'' diye bağırdım.

Soğuğun etkisiyle titremeye başlamıştım ama şuan bunu umursayamayacak bir durumdaydım.

''Yemin ederim sevgimden yaptım. Ben sonuçlarını düşünemedim...'' Birkaç kez daha omuzlarından sarstım. ''Neyi düşünemedin? Neyi?'' diye çığlık atarcasına bağırdım. Eğer şarkı çalıyor olmasa muhtemelen şu ana kadar herkes yanıma gelmişti.

''Sen benim sevdiğim adamı öldürüyordun. Nasıl ayakta uyuttun beni? En azından bu kadın kartlarını açık oynuyor.'' diyerek Hazal'ı işaret ettim.

Kerem sadece birkaç saniye nefretle Hazal'ın yüzüne baktı ardından bana döndü. Onun yüzünden yakalandığını düşünmüş olmalıydı, bir bakıma haklıydı da.

''Beni dinlemen gerekiyor. Ne olur beni bir kez dinle.'' dedi çaresiz ve ürkek bir şekilde.

Karşımdaki adam çocukluk arkadaşım olan Kerem miydi gerçekten? Acaba bir kabusta olabilir miydim? Eğer kabusta değilsem hayatım kabusun ta kendisiydi çünkü onu, sevdiğim adama karşı savunmuştum ve aslında o, sevdiğim adamı öldürmeye çalışmıştı.

Belki de Poyraz benim yüzümden ölecekti.

Yine kolumu tuttuğunda tiksinircesine yüzüne baktım. ''Sürüneceksin! Senelerce hapiste çürüyeceksin!'' diye bağırıp Hazal'ın yanından geçerek hızla ilerlemeye başladım. Gözümün önündeki kişinin bir psikopat olduğunu nasıl anlayamamıştım?

Duyduğum hızlı adım sesleri ile Kerem'in peşimden geliyor olduğunu anladım ve arkama bakmadan panikle ilerlemeye devam ettim. Neden hâlâ kimse bahçeye çıkmamıştı?

Kollarımdan beni kavrayıp kendine çektiğinde ona dönmek zorunda kalmıştım. Sımsıkı tuttuğum telefonum ani bir refleksle ellerimden kayıp düştüğünde belki bir tepki verir ümidiyle gözlerim Hazal'ı aradı ama o çoktan gitmişti.

''Böyle olmaz, beni anlamadan gidemezsin.'' Gerçekten ortada onu anlayabileceğim bir durum mu olduğunu düşünüyordu?

Saniyelerce çırpınsam da beni bırakmadı. Büyük bir soğuk kanlılıkla etrafa bakındı ve beni hızla çekiştirmeye başladı. Defalarca bağırsam da umursamamıştı. Beni ağaçların arasında adeta sürüklercesine çekiştirdi. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Kollarım acıyordu ve soğuktan dişlerimi sıkmak zorunda kalmıştım.

BEKLENMEYEN YOLLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin