12.BÖLÜM

1K 119 17
                                    

Keyifli okumalar :)

Karanlık... Çocukluğumdan beri korktuğum, bana hiç hoş şeyler hatırlatmayan bir yok oluş benim için.

Küçükken babam bana pek vurmazdı ama sinirlendiğinde geceleri odaya kilitlerdi. Kapkaranlık odada ne yapacağımı ne düşüneceğimi bile bilmeden aydınlığa çıkmayı beklerdim. Sesimi çıkaramıyordum çünkü babamdan çok korkuyordum. Bir şey söylersem bana daha çok kızar ve o odadan çıkmama izin vermezdi.

İlk zamanlar elimi ağzıma bastırıp ses çıkarmadan ağlardım, yan odadan gelen annemin acı dolu incelemeleri eşliğinde. Daha sonra sanırım alıştığımdan dolayı ağlamamaya başlamıştım. Dizlerimi karnıma çekip gözlerimi kapatır karanlıkta olmadığımı düşünürdüm. Ta ki odadan çıkana dek.

Büyüyüp artık sert tepkiler vermeye başladığımda bu durumun babamın hoşuna gittiğini fark etmiştim. Ona baş kaldırmam, korkak olmamam benden gurur duymasına sebep oluyordu. Bir babanın kızını koruması, ona bir çiçek gibi davranması gerekirken kötü şeyler yaşatıp baş kaldırdığı zaman hoşuna gitmesi nasıl bir hastalıktı?

Açelya doğduktan sonra işler iyice değişti. Kendimden önce hep o geldi. Onun için defalarca babamın karşısında durmuştum.

Babamın olayı genelde psikolojik şiddetti. En başta bizi sevmemesi bile bize karşı büyük direniş, büyük bir eziyetti.

Büyüdüm, yirmi üç yaşına geldim. Babamın karşısında defalarca durmuş, sayısız kere hakarete uğramıştım ama asla eskisi kadar güçsüz olmamıştım. Bir çok şeyi atlatabilmiştim ama karanlığın bende bıraktığı etkiyi asla atlatamıyordum.

Şimdi de gözlerimi aralamaya çalışıyor ama kapkara bir boşluk görüyordum. Ellerimi yüzüme götürüp gözlerime dokunmak istiyordum. Kör mü olmuştum?

Ellerimi hareket ettirmeye çalıştım ama sıkı bir şekilde bağlıydı. Ayaklarımı oynatmak istedim, onlar da bağlıydı. Ellerimden gelen kurumuş kan kokusunu aldığımda başıma bir darbe aldığımı hatırladım. Beynim uğulduyor gibiydi. Karanlık beni daha da içine çekti. Oturduğum yerde kurtulmak için çırpındım.

"Çabalama kurtulamazsın." Tok bir sesle olduğum yerde dondum kaldım.

Bu ses daha çok cihazdan gelen mekanik bir sesti. Muhtemelen konuşan kişi ses değiştirebileceği bir cihaz kullanıyordu.

"Sen kimsin?" dedim sesimi cesur tutmaya çalışarak.

"Kim olduğumun önemi yok. Seni uyarmak istiyorum."

"Ne konuda?"

"İrem'in ve olayın peşini bırak Alâ. Kendini bu olaylardan kurtarmak istiyorsan Poyrazla görüşme."

"Çözmeye başladığımız için mi bu korkun?" dedim alayla. Belli ki bir şeyler öğrenmek üzereydik ve bu kişi bizim çözmemizi istemiyordu.

"Bir şeyleri öğrenmek seni mutlu edecek mi sanıyorsun?"

"Bilinmezlikten iyidir."

"Sen öyle san." dedi tükürür gibi. Ardından devam etti.

"Ben senin tarafındayım, iyiliğini istiyorum."

Histerik bir kahkaha attım.

"Kafamı yarıp beni kaçıran kişi mi diyor bunları?"

"Benimle gel desem gelecek miydin?" dedi dalgayla. Ardından sakin bir sesle devam etti. "Bu yaptığım için büyük bir azar yiyeceğim. Ama dediğim gibi seni uyarmak zorundayım. Kendi canını düşünmüyorsan Poyraz'ın canını düşün. Eğer onun yanında olmaya devam edersen..." cümlesine devam etmemişti ama devamında büyük bir tehdit olduğu aşikardı.

BEKLENMEYEN YOLLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin