ESKİ MISIR🌵

102 15 10
                                    

~18.Bölüm~

Saraya doğru ilerlemeye devam ederken içimde korku vardı. En zor kısma gelmiştik. Burada da hizmetkârlık işine kabul edilmemiz gerekiyordu. Bu, İngiltere'deki malikaneye kabul edilme olasılığımdan çok daha azdı. Bakışlarımı yerdeki kumlara çevirip elbisemin beyaz eteklerine çarpan kumların eteklerimden yukarı doğru çıkışını izledim. Bir yandan da plan yapmaya çalışıyordum. Hector birbirimizi tanımadığımızı söyleyeceğiz demişti ama üçümüzün aynı anda sarayda çalışmak için başvuru yapmamız biraz fazla olacak gibiydi. Saraya her gün kim bilir kaç başvuru yapılıyordur diye geçirdim aklımdan. Yere bakıp düşünmeye o kadar dalmıştım ki diğerleri durduktan bir süre sonra durdum. Neredeyse sarayın büyük kapısına çarpacaktım. Bir-iki adım gerileyip Hector'un hizasına geçtim. Yerdeki bakışlarımı önüme kaldırdığımda bir kez daha Mısır mimarisi hakkında büyük bir hayranlık duydum. Saray masaldan fırlamış gibi duruyordu. Güneş ve ay motiflerine hayran kalmıştım. Astroloji hakkında engin bilgilerini olduğunu biliyordum ama bunu mimariye yansıtmaları çok akıllıcaydı. Günümüzde bile bu kadar güzel motifler görmemiştim.
"Bu zamanda mimar olmak isterdim. Şu kusursuzluğa bak. Renklerin ahengine ve motiflerin kalitesine de. Bunları canlı canlı görebilmem bir mimar olarak beni oldukça şanslı yapıyor."
Hector'a bakıp gülümsedim. En azından o, zamanda yolculuklarımızdan faydalanıyordu. Gerçi ben de bir arkeolog adayı olarak kaliteli şeyler görmüştüm. Özellikle bu zaman bana çok faydalı olacaktı.
"Belki bu motiflerin günümüz mimarisine uygulanmasına öncülük edebilirsin, hayatım." Dedim ona bakıp gülümeyerek. Hoşnut olduğu zamanlardaki gibi dudağı yukarı kıvrıldı. Derin bir nefes aldı.
"Çok güzel olurdu, Lavinia'm. Bu fikri sunacağım. Şimdi, önce siz ikiniz gidip işi ayarlamaya çalışın. Ben de sizden kısa bir süre sonra geleceğim."
Carmen bu sözlerin üzerine sessizce kapıya yaklaştı ve kapının devasa tokmağına vurdu. Ben de içimi çekip arkasından gittim. Hector'a tedirginlikle baktığımda bana cesaret verici bir şekilde gülümsedi ve öpücük gönderdi.

Bir süre sonra kapı açıldı. Güneş ışığı kapıyı açan kişiye vurduğunda siyah, kısa saçlı ve beyaz elbiseli bir kadın olduğunu gördüm. Bize soru soran bakışlarla bakarken boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım.
"Ben ve arkadaşım sizden sarayda iş istemek için geldik. Nedime olmak istiyoruz."
Kadın bir süre ikimizi de tepeden tırnağa süzdü. Daha sonra kapıyı biraz daha açtı. Kenara çekildi.
"İlerleyip sağdaki koridora sapın ve ilk kapıdan içeri girin. Sizinle kraliçenin baş nedimesi görüşecek."
Laflarını bitirir bitirmez de gözden kayboldu. Carmen ile birlikte dediği yere gittik. Bakışlarımı odada gezdirdim. Duvarlarda Eski Mısır dilinde semboller vardı. Aralarda da altın işleme güneş ve ay sembolleri göze çarpıyordu. Oda bir iki koltuk ve masa dışında boştu. Koltuğun yanına gidip eğildim. Kolları altın kaplamaydı ve Eski Mısır harfleri işlenmişti. Masa ise ahşaptandı. Kapı açılınca oraya döndüm. Yaşlıca bir kadın ikimize sırayla baktı ve bakışları bende durdu.
"Daha önce hizmetkarlık tecrübeniz var mı? Kraliçemiz nedime seçiminde oldukça hassastır. Herkese güvenemiyor. Size bazı testler yapmamız gerek."
Test diyince gerilmiştim ama belli etmemeye çalıştım. Kendimden emin görünmem gerekiyordu. Gülümsedim.
"Daha önce tecrübemiz yok ama sadakatle hizmet edeceğimizden emin olabilirsiniz. En yakın arkadaşımla geldik. Bizden memnun kalacağınızdan emin olabilirsiniz."
Kadın ciddi görünmeye devam ediyordu. Bir süre konuşmadı.
"O halde kraliçemizle görüşmeye gidelim." Dedi otoriter bir sesle. Bu kadın bu kadar ciddiyse kraliçeyi düşünmek bile istemiyordum. Kadını takip ederken Carmen'e döndüm. Yere bakıyordu.
"Sen de kraliçeyi ikna edici şeyler söyle." Diye fısıldadığımda başını salladı. Benimle konuşmamaya yemin etmiş gibiydi. Gerçi ben de ona hâlâ çok kızgındım. Bu düşünceyi arka plana atarak ne söyleyeceğimi düşünmeye başladım. Test her neyse geçmek zorundaydık. Acaba Hector ne yapmıştı? Onun da yanımıza gelmesi gerekiyordu. Üçümüz daha kolay alırdık taşı. Kadın durduğunda neredeyse ona çarpacaktım. Elbisemin bozulan eteklerini düzelttim. Carmen de saçlarını düzeltiyordu.

LAVINIA~Zamanın KülleriWhere stories live. Discover now