Bir saniye nefes almama izin verip tekrar dudaklarımı dudaklarının arasına çektiğinde istekle inleyip kendimi kucağına bastırdım, nefes sesleri sıklaşırken sıkıca belimden tutup olduğu yerde hızla bir tur döndü, sırtımı yatağa yasladı.

"Gerizekalı! Bak bakayım şeker mi o?" Devran'ın sesini duyduğumda ellerimi Erez'in göğsüne baslayıp hızla kendimden ayırdım.

İsteyerek veya istemeyerek, bu çocuk ne zaman Erez ile yakınlaşsam işi baltalayacak mıydı?

"Evdeler mi?" dediğimde hiç beklemeden dudaklarını çeneme bastırdı. "Evet, sana tatlı hazırlayacaklarını söylediler en son" Sonra bir şey hatırlamış gibi sinirli bir soluk aldı. "Devrana o kadar dedim ki, ses çıkarmayın"

İçim anlamsız bir huzurla dolarken dolarken hafifçe gülümsedim. "Bırak, istedikleri kadar ses çıkarsınlar" Yeterince sessiz kalmıştı.

Erez çenemde bir süre oyalanıp dişlerini geçirdiğinde saçlarını çektim. Dişlerini çekmeyip aksine daha çok bastırdığında acıyla inleyip kafasını çekmeye çalıştım. Dişlerini yavaşça çekip suratıma baktı, yüzü gerilmişti.

"Şöyle inleme" dedi, sıkılı dişlerinin arasından. Kaşlarım çatıldı "Canımı yaktın" dediğimde yavaşça yutkunup olduğu yerde hafifçe doğruldu ve sertçe dudaklarımı öptü.

"Ekin, sus allah aşkına" dedi ağlar gibi, sonra tekrar dudaklarını dudaklarıma bastırdığında kasıklarımı zorlayan erkekliğini hissettim. Yutkunduğum sırada Erez kafasını boynuma gömdü, sakinleşmek ister gibi derin derin nefesler aldı.

"Hasan" dediğini duydum Bera'nın, Erez'in saçlarını okşarken onları dinledim. "Şimdi keki fırına mı koyacağım?"

"Hayır Bera üfleyeceksin, öyle pişecek" dediğinde kırkıdadım. Erez dudaklarını göğüs kafesime bastırdı.

Bera "Niye dalga geçiyorsun pezevenk, soru sorduk" dediğinde Devran'ın güldüğünü duydum. "Dalga geçmedim, kontrol edilemez hafızan karşısında beyaz bayrağımı çektim sadece" dedi.

"Ha salağım ben yani?"

Hasan'ın sinirle homurdandığını duydum. "Estağfurullah, gerizekalı" tekrar güldüğümde, Erez'de kıkırdamıştı.

O sırada cep telefonumun alışamadığım zil sesini duyduğumda otomatik olarak etrafıma bakındım, Erez homurdanarak boynumu ve çenemi dişleyerek öpüp geri çekildi.

Yattığım yerden doğrulup sırtımı yatağın başlığına yasladığım sırada Erez yatağın ucunda duran telefonumu aldı. Ekrana baktığında kaşları çatıldı. "Akel kim?" dediğinde hızla elinden telefonu alıp cevapladım ve kulağıma götürdüm.

"Alo, Akel?" dediğimde Erez hızla yanıma gelip beni tekrar kucağına çekmeye çalıştı, ellerini savuşturdum. "O kim ya?" dediğinde sırıtarak suratına baktım.

"Ekin'im" dediğinde Erez'in gerilen suratını izledim. "Akel'im?" dedim bende sırıtarak. Akel küçük oyunuma ayak uydurup "Canımın içi?" dediğinde Erez'in kasılan çenesine baktım.

Birden telefonu kulağımdan çekip kendi kulağına götürdüğünde "Erez!" diye bağırdım sinirle.

"Sen kimsin birader?" dediğinde telefonu elinden almak için uzandım ama elini yüzüme bastırıp beni yatak başlığına geri yasladı. Geri çekmesi için sertçe koluna vurduğumda ters ters bana bakıp Akel ile konuşmaya devam etti.

"Ne İzmiri?" dediğinde bir an duraksadım. Bir de bu konu vardı, unutmuştum. Yüzümdeki elini çekmeyeceğini anlayınca sinirle dudaklarımı aralayıp avuç içini ısırdım, reflekle elini çekip vuracak gibi kaldırdığında gözlerimi büyüttüm.

disiplinOn viuen les histories. Descobreix ara