32- Sonumuz

39.7K 3K 1.4K
                                    

{bölümde +18 var. Rahatsız olacaklar o kısmı geçsin}

Medya: Ekin

Birisi göz kapaklarımı kaldırıp beyaz bir ışık tuttuğunda olduğum yerde kıpırdandım, kaşlarım çatıldı.

"Uyanıyor" dediğini duydum birinin. Sağ yanağımda birinin eli vardı, yumuşakça dokunuyordu. "Ekin, bak buradayım"

Gözlerimi araladığımda ilk gördüğüm ela gözler oldu. Ömrümün sonuna kadar bu gözlere bakabilirdim, ama o endişe havası hoşuma gitmemişti. Bakışlarım tepemizde dikilen doktora kaydığında gergince bana baktığını gördüm.

Aniden "Devran?" diye sordum, yattığım yataktan kalkmak istediğimde Erez hızla iri ellerini güçsüz omuzlarıma bastırıp beni yatağa geri yatırdı. "O nasıl?"

Erez'in kaskatı suratını gülümsemek için zorlamasından bile ne kadar harap olduğunu anlayabiliyordum. "İyi" dedi. "Atlattı, normal odaya alacaklar"

Gözlerimi sıkıca kapatırken saatler sonra gerçekten rahatladığımı hissettim. Şükürler olsun.

"Bera nerede?" dedim diğer aklıma gelen şeyi sorarak. "Kurban keseceğim diye tutturdu ama Hasan kızınca baklava almaya gitti. Devran yesin diye"

"Beyefendi kaç defa söyledim ameliyattan yeni çıktı, şerbetli tatlı yiyemez!" dedi doktor bıkkınca. Erez gözlerini devirdiğinde sadece ben gördüğüm için hafifçe gülümsedim.

Doktor ile göz göze geldiğimizde gülümsemem yavaşça kayboldu.

"Ne zamandır uyuyorum?"

"Bir gündür, çok halsiz düşmüşsünüz" dedi doktor. Bakışlarım kolumda takılı seruma kayarken yavaşça kafamı salladım. "Bu sırada sizden EKG ve MR aldım" dediğinde aramızda kimsenin anlayamayacağı bir bakışma geçti. Yutkunurken bakışlarımı kaçırdım, Erez dikkatle suratıma bakıyordu.

"Doktor ile yalnız görüşebilir miyim?" dedim Erez'e bakarak. Kaşları anında çatılırken "Hayır" dedi direkt. "Ne konuşacaksan yanımda konuş" dediğinde derin bir nefes aldım.

"Beyefendi" dedi doktor otoriter sesiyle. "Bir test daha alacağım, siz kapıda bekleyin lütfen" dediğinde Erez'in çenesi anında gerildi.

"Ne testi daha? Yeter, yoruldu" dediğinde ona dokunma arzusuyla yanıp tutuşuyordum. Büyük ihtimalle kafamı çarptığım için onu bahane ediyordu doktor, yoksa Ekin o testlerin sebebini öğrenmeden durmazdı. Ama söylediklerinin aksine yavaşça yanımdan kalktı, o an doktoru umursamadan üzerime doğru eğildiğinde gözlerimi kapattım. Buz gibi dudaklarını hemen dudağımın kenarına bastırıp sıkıca öptü.

"Bir Devran'ı kontrol edeyim, diğerleri de merak ediyor seni haber veririm" dediğinde kafamı salladım sadece. Erez odadan çıktıktan sonra öğreneceklerim beni o kadar çok korkutuyordu ki belki o yanımda olsa daha da cesaretli olurdum. Ama o da olmazdı.

Erez odadan çıktığında bir süre odadan ses çıkmadı. Doktor bile konuşmak istemiyor gibiydi.

"Sonuçlarınızı aldım" dediğinde bakışlarımı beyaz tavandan ayırmadan yavaşça kafamı salladım. "Bu hastalıkta erken teşhis çok önemlidir. Ne yazık ki hastalık üçüncü evreye ulaşmış" dediğinde titrek bir nefes aldım.

Hastalığı öğrenmek bile istemiyordum. Aklımdaki tek soruyu sordum. "Yaşama şansım ne kadar?" dediğimde doktor gergince derin bir nefes aldı.

"Yüzde yirmi" dediğinde gözlerimi sıkıca kapattım.

Ölmek istemiyordum, sikeyim. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde avuç içimi hızla yüzüme bastırıp ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin