14- Bira Krizi

55.6K 3.7K 2.5K
                                    

Medya: Hasan

"Hocam, şimdi siz diyorsunuz ki çenemi üç ayrı yerden kapıya vurdum?" Devran'ın sorusu dişlerimi sıkmama sebep olurken yanımda bıyık altından gülen Erez'e ters bir bakış attım. Öpen, iz bırakan oydu. Sorgusunu ben çekiyordum ama.

Kapattığım kapatıcı gizledi sanmıştım ama beyaz tenimde kolayca fark edilmişti.

"Devran bir kere daha sorarsan elindeki çatalı ne yaparım biliyor musun?" dediğimde ilk defa ona ters çıkıştığım için gözlerini büyüttü. Sırıttım. "Elinden alırım, yemek yiyemezsin" diye bitirdiğimde gözleri daha çok büyüdü.

"Hocam keşke götüme soksaydınız, yemek daha önemli" dediğinde Bera sırıtarak tabağındaki köfteleri Devran'ın tabağına koydu. Sabahtan beri Devran'ın gönlünü almaya çalışıyordu ama bırakın barışmayı Devran kök söktürüyordu.

"Doydum ben" dediğinde Devran kaşlarını çattı.

"Senden köfte mi istedim ben at hırsızı?" dedi sinirle.

Hala Bera'ya milletin içinde küfür ettiği için kızgındı. Bera derin bir nefes aldı. "Ya Devran, inadını sikeyim Devran"

Devran sinirle Bera'nın tabağına koyduğu köfteleri çatalına batırdı ve hızlı hızlı çiğnedi. Bu diğer anlamıyla sana yumuşadım demekti.

Göz ucuyla Erez'e baktım, Uygar ile konuşuyordu.

"Hasan nerede kaldı ya? Bir gidip baksam mı?" dedi Bera. Onun bu korumacı tavırlarına da alışmaya başlamıştım.

Hasan gerçekten uzun süredir yoktu. Bira içmek istemişlerdi ve benden özellikle izin alma inceliğini göstermeleri hoşuma gitmişti, sesimi çıkarmamıştım. Hasan biraları almak için apartmanın yakınındaki tekele gitmişti

"Gelir şimdi" dediğimde bana karşı çıkmadılar. Bakışlarımı tekrar Erez'e çevirdim. Dikkatler bende olmadığı için göz ucuyla suratını izledim.

Yüzünün sol profili çok güzeldi. Dudaklarımın arasına patates sıkıştırırken gözlerimi kıstım. Alt dudağı üst dudağına göre daha dolgundu, burnu biçimliydi. Ela gözleri çekikti, göz bebekleri genişti. Ela harelerini çevreleyen gür kirpikleri ortaya ilahi bir görüntü sunuyordu. Sağ gözünün altında, şakaklarında, sol yanağında ve çenesinde benleri vardı. Saatlerce suratını izleyebilirdim sanırım. Hem güzel hem karizmatikti.

Sanki bakışlarımı farkındaymış gibi masanın altından elini dizime koyup hafifçe sıktığında ağzımdaki lokmayı ağır ağır çiğnedim. Uzun, kemikli parmaklarıyla dizimi okşadı, bir yandan Uygar ile muhabbet etmeye devam etti. Tam o sırada sertçe vurulan kapı bir anlığına irkilmeme sebep oldu, Erez'in eli sıkılaştı.

Kapı tekmeleniyord sanki, yerimden kalkmaya çalıştığımda Erez eliyle baskı yapıp kalkmama izin vermedi. "Sen dur" diye mırıldandı ayağa kalkarken.

"Bu kim amına koyayım?" dedi Devran, o sırada Bera'da hızla ayaklanıp arkadaşının peşine takıldı.  Erez ilk delikten baktı sonra derin bir nefes alıp hızla kapıyı açtı. İçeri sinirden kıpkırmızı olmuş bir Hasan girdiğinde kaşlarımı çattım.

"Orul orul orospu çocuğu" diyerek giriş yaptı Hasan. Elinde poşet felan da yoktu. Bera anında kaşlarını çatarken "Ne oluyor, kime kızdın?" diye sordu.

"Yarramın başı Salih'e kızdım kime kızacağım" dediğinde daha rahat görmek için sandalyemde hafifçe döndüm. "Ne oldu ki?" dediğimde sakinleşmek ister gibi gözlerini kapatıp açtı.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin