18- Kabustan Uyanmak

41.6K 3.3K 539
                                    

Medya: Ekin ve İnci

Kısa bir bölüm, sakince okuyun yorum yapmayı unutmayın

Karşımdaki televizyondaki yemek programına bayık gözlerimle bakıp kanalı tekrar değiştirdim. Bu sefer de bir yarışma programı çıktı, derin bir nefes alıp kumandayı koltuğa bırakıp kendim için hazır aldığım sandiviçe baktım. Yüzüm buruşurken nefesimi tutup dudaklarıma yaklaştırdım ama tam ısıracağım sırada burnuma gelen salam kokusu midemin alt üst etti. Hızla geri tabağa bıraktım.

Haftalardır yemek yiyemiyordum, yediğimi çıkartıyordum. Kendim için doldurduğum koca bir bardak suyu içmeye başladım. Ciddi anlamda zayıflamaya başlamıştım, toparlanmam lazımdı. Yoksa böyle aşkın da sevginin de ızdırabını sikecektim.

Suyu içerken parkurda koşan bedenleri izledim, koşanlardan birisi düştüğünde gözlerimi devirdim. Salak.

Bugün okuldan sonra direkt eve gelmiştim, diğerleriyle tekrar karşılaşmamak biraz da olsun rahatlamama sebep oluyordu. Çok özlemiştim hepsini ama utanıyordum. Gerçekten çok utanıyordum, yüzlerine bakmaya cesaret bulamıyordum. Özellikle Erez'in o gün bana öyle bakıp gitmesini atlatamıyordum. Nedense peşine düşer sanmıştım. Söylediklerime rağmen beni bırakmaz, benim söyleyemediklerimi de duyar sanmıştım.

Kendimden ödün vermemin tek sebebi Erez'di ama artık buna Erez için bile katlanamıyordum. Olmadığım bir kimliğe bürünmek istemiyordum.

Mahvolacaksak, beraber mahvolacaktık. Bunu artık tek başıma yaşamak istemiyordum.

O sırada telefonum çaldığında kaşlarımı çatıp masanın üzerinden aldım ve arayana baktım. Bilinmeyen numaraydı. Cevaplayıp, kulağıma götürdüm.

"Kiminle görüşüyorum?" diye mırıldandım suyumdan büyük bir yudum alırken.

"Oğlum" içtiğim su boğazımda takılırken telefonu kulağımdan ayırıp beni arayan numaraya baktım. Tüm vücudum sinirden gerildi.

"Ne var?" dedim sertçe, son zamanlarda her sinirlendiğimde yaptığım gibi dudaklarımı, yanaklarımın içini dişlemeye başladım. "Hangi yüzle arıyorsun lan sen beni!" diye bağırdığımda karşı hat haşırdadı.

Hızla oturduğum yerden kalktım, ani hareketim bir an başımın dönmesine sebep oldu, duvara tutundum. "Ne yaptıysam iyiliğin için yaptım Ekin" dedi tok sesiyle. Dişlerimi sıktım.

Şaka gibiydi, cidden delirecektim. Sinirden titreyen dizlerime ellerimi sertçe geçirdim, nefret ediyordum bu huyumdan.

"Nasıl bir baba oğlunun tacizine göz yumar lan!" diye bağırdığımda sesim evimin duvarlarında yankılandı. Dişlerimi sıktım, dudaklarıma değen tuzlu tada kadar ağladığımı bile farkına varamadım. Gözlerimi sildim.

"Ne diyorsun oğlum sen?" dedi, duygusuz sesinde şimdi bir endişe kol geziyordu. Kaşlarımı çattım. "Haberin yok gibi davranma, o Adnan ile birlik olmadın mı!"

"Oldum, haberleri verdim evet" dediğinde sinirle güldüm. "Korkup İzmire dönmen için yaptım. Bir daha da Adnan ile iletişime geçmedim" dediğinde ayağımı önümdeki masaya geçirdim sertçe. Masanın ayağı kırıldı, gök gürledi.

"Yalan söyleme!"

"Ekin, yalan söylemiyorum!" dedi benim gibi bağırarak. "Ne tacizinden bahsediyorsun sen, kafayı yedirtme bana burada" dediğinde ellerimi saçlarıma geçirdim, delirecektim.

"O videolardan haberin yok mu?" diye sordum hararetle.  "Ne videosu?" dediğinde dişlerimi sıktım. Ne olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladığımda sinirle gözlerimi kapattım.

Orospu çocuğu, benimle oyun oynamıştı. Babamın verdiği bir söz yoktu ortada, arkasında kimse yoktu. Kedinin fare ile oynadığı gibi oynamıştı benimle.

"Baba" dedim çaresizlikle. "O adam beni taciz ediyor" İlk defa yanımda birilerinin olmasına bu kadar ihtiyaç duyuyordum.

Hat tekrar hışırdadı. "Ekin, biletini alıyorum" dedi, sesi kesik kesik geliyordu. Bir yere gidiyor gibiydi. Araba çalıştırma sesini duydum.

"O adamı bana bırak"

"Kes" dedim sinirle. "Kendi işimi kendim halledeceğim. İlla ki babalık yapmak istiyorsan ne yaparsam yapayım üzerini kapat. Senden ilk ve son isteğim bu" dediğimde karşı taraftan bir süre ses gelmedi.

"Saçma sapan bir şey yapma" dediğinde sırıttım. "Merak etme" diye mırıldandım. "Ben sadece hırpalayacağım, mahvetme işini başkalarına bırakacağım" dedim.

"Karşılığında?" dediğinde dişlerimi sıktım. "İzmire geleceğim" dedim.

Kendimi uzun bir süreden sonra eskisi gidi hissediyordum. Bir süre cevap gelmedi.

"Tamam" dedi isteksiz bir kabulleniş ile. "Adnan senindir" dediğinde derin bir nefes aldım ve cevap vermeden telefonu kapattım. Büyük adımlarla odama doğru ilerledim, montumu giyinirken kaydetmeye bile gerek duymadığım numarasını mesajlardan bulup aradım.

Arabamın anahtarını alıp evden dışarı çıkarken telefon açıldı. "Ekinciğim" sesini duyduğumda dişlerimi sıktım ama sesimi sabit tutmak zorundaydım.

"Neredesin?" diye sordum, apartmandan çıkmıştım. "Sonunda yola geldin mi?" dediğinde sırıttım. İçimde öyle büyük bir alev vardı ki ağzımı açsam, karşımdaki kişi yanıp kül olacak gibiydi.

"Aynen, geldim yola" dedim sırıtarak. "Konum at" dediğimde hattın diğer tarafından güldü.

"Atıyorum yavrum" dediğinde telefonu kapatıp cebime koydum. Arabaya binip çalıştırırken konum gelmişti.

Arabayı çalıştırıp attığı konuma doğru sürmeye başladım.

Geçiş bölümü...

Diğer bölümü heyecandan yazamıyorum. Siz vaziyet alın bu gece bir bölüm daha gelebilir.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin