2- Ocakbaşı

68.9K 5.1K 3.4K
                                    

Medya: Ekin Öğretmen

Ocak başını iki bölümde işleyeceğim, bu ilk bölüm. Kalan kısmını bugün içinde atarım sanırım. Keyifli okumalar!

Üzerimdeki beyaz salaş gömleğin bir iki düğmesini açtım ve daha spor bir görünüm elde ettim. Bacaklarımı saran siyah bir kot pantolon ve siyah botlarımı giymiştim. Gözümdeki gözlükleri çıkarttım ve kumral saçlarıma ellerimle şekil verdim. Üzerime giyindiğim siyah kaşmir kaban ile hazırdım.

Bugün bizim çocuklarla ocak başına gidecektim.

O sırada telefonum çaldığında masadaki telefonumu alıp arayana baktım. Devran arıyordu, aramayı cevapladım.

"Söyle Devran" dediğim sırada sol kulağıma gümüş bir küpe takıyordum. Telefonu omuzumla kulağım arasına sıkıştırdım.  "Hocam biz geldik, kapının önündeyiz" dediğinde "Geliyorum" dedim ve kısa bir vedalaşma sonrası telefonu kapattık.

Kendi özel aracımda vardı ama çocuklar ocak başına tek girmemi istememişlerdi ve kendi araçlarıyla beni almaya geleceklerdi. Ayrıca ilk defa Erez ile okul dışında görüşeceğimiz için aşırı heyecanlıydım bu yüzden kendime bir tık daha özen göstermiştim.

Kendime son defa aynadan baktım. Güzeldim güzel. 

Dairemden çıktım ve asansöre binerek aşağı indim. Apartmandan çıktığımda güvenlikten geçmeye çalışan arabaya baktım. Ceyhun abi geçiş izni vermemişti galiba. Devran açtığı camdan hararetli bir şekilde konuşuyordu.

Büyük adımlarla yanların ilerlerken "Sorun yok Ceyhun abi" dedim, bakışları bana döndüğünde Devran ters ters güvenliğe baktı.

"Öğretmenim demedim mi ulan sana, bak gördün mü?" dedi, hava atar gibi.

Ceyhun abi şaşırarak bir kaç saniye bize baktı. Büyük ihtimalle öğrenci gibi durmadıkları içindi. Güvenlik kapısı açıldığında iyi akşamlar dileyip arabaya doğru ilerledim. Benim oturmam için ön koltuğu boş bırakmışlardı, gülümsedim.

Arabaya bindiğimde sürücü koltuğunda oturan Erez ile göz göze geldik. O gün her ne olduysa benimle göz göze gelmekten özellikle kaçınıyordu. Yine beni süzüp hızla gözlerini önüne çevirdi ve arabayı çalıştırdı. Kaşlarımı çattım.

"Hocam küpe mi takıyorsunuz?" diye sordu Bera. Elimi isteksizce kulağıma atarken "Yakışmamış mı?" diye sordum. Radyoda Müslüm Gürses'in bir şarkısı kısık sesle oynuyordu.

"Hocam yanlış anlamayın ama aşırı tatlı bir adamsınız" dedi Devran. Kaşlarım havaya kalkarken hafifçe arkamı dönüp öğrencilerime baktım. "Yapma ya" dediğimde gülümseyerek "Vallaha" dedi.

Uygar "Daha önce ocak başına gittiniz mi?" diye sorduğunda kafamı olumsuz anlamda salladım. "Arkadaşlarım o tarz mekanlarda çok takılmazdı" dedim. Genelde cluplara giderdik İzmir de, çok nadir deniz kenarında rakı balık yapardık.

Bir an gözüm giyindikleri kıyafetlerde gezinirken kendimi aşırı farklı hissetmiştim. Onlara göre daha salaş ve farklıydım, sıkıntı çıkmazdı umarım.

Önüme dönerken bakışlarımı Erez'in profilinde gezdirdim. Keskin yüz hatları ve kısa koyu renk saçları vardı. Gözleri çok güzel bir elaydı, suratını yeni traşlamıştı sanırım. Üzerinde siyah bir gömlek, bileğinde bir saat vardı. Gömleğin kollarını dirseklerine kadar kıvırmıştı. Çok yakışıklıydı Allahın cezası...

Kafasını hafifçe bana doğru çevirdiğinde göz göze geldik. Gözleri bir an dudaklarıma kaydı ve yutkundu. Gözlerimi hızla önüme çevirdim. Yolculuk boyunca tekrar konuşmadım.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin