1.4 | Sınav Haftası

27 6 58
                                    

Sınav haftasının ilk günüydü. Öğrencilerin çoğu sınıflarında notlarını gözden geçiriyordu. Jonghyun ise Soohee'nin yanına oturmuş onu izliyordu. Yüzünde hafif bir gülümseme eşliğinde elini yanağına yaslamıştı.

"Şimdi anladın mı? Neredeyse sınav başlayacak ve üç gündür sana bunu anlatıyorum!" Soohee en sonunda bıkkınlıkla isyan etmişti. Jonghyun cevap vermediğinde ona baktı ve her zamanki gibi kendisini izlediğini görünce kaşlarını çattı. Evet, karşısındaki bu harika manzara hoşuna gidiyordu ancak bu Jonghyun'a sinirlenmesine engel değildi.

"Kim Jonghyun! Benimle oyun mu oynuyorsun? Derhal kalk buradan, bir daha sana anlatmayacağım!" Jonghyun'un Soohee'nin bu ani yükselişi ile sıçramıştı.

"Ne yaptım ya, dinliyordum işte," dedi şaşkın bakışları arasında. Soohee ise cevap vermeden kaşları çatık ona bakmaya devam ediyordu. Jonghyun en sonunda pes etti ve oflayarak yerine geçti. "Al işte, yerime geçtim!" Genç adam göz devirip önündeki kitabı açtı ve önüne döndü. Soohee bir süre onu izledikten sonra o da önüne döndü ve gülümsedi. Jonghyun fazlasıyla tatlı görünüyordu ve Soohee, ona sıkıca sarılmak istiyordu. Ancak bu isteğini başka bir zamana erteledi ve ders çalışmaya devam etti. Sonuçta sınav haftasıydı ve şu an önemli olan sınavlardan en yüksek notları alıp herkesi delirtmeye devam etmekti.

Alex ve Kibum da kendi sıralarında oturuyor, birbirlerine anlamadıkları konular hakkında danışıyorlardı. Kibum şimdiden sınav haftasından sıkılmıştı. Ofladı ve elleriyle yüzünü kapattı.

"Cidden buna gerek var mı? Nefret ediyorum bundan!" Alex de Kibum'dan farksızdı. İç çekti ve başını sıraya yasladı.

"Bunun yerine moda defilesi izliyor olabilirdik! Ya da dışarda geziyor da olabilirdik. Gençliğimiz mahvoluyor!" Kibum onu onaylarcasına başını salladı ve dünyanın tüm dertlerini omuzlarında hissedercesine iç çekti.

"Hayat çok zor, Alex." Alex bir an ona baktı ve bu haline şaşırdı. Başını sıradan kaldırıp Kibum'un saçlarını karıştırdı ancak Kibum kendisine kötü bir şekilde bakınca geri çekmek zorunda kalmıştı.

"Abartma Kibum, dünyanın sonu değil." Kibum saçlarını düzelttikten sonra kollarını göğsünde bağladı ve önündeki kitaba baktı.

"Ama kocaman kayıp bir hafta!" Ve iki genç bu şekilde söylenerek ilk sınavlarını beklemeye başladı.

Jinki de diğer birçok öğrenci gibi sınavın son dakikalarına kadar notlarını gözden geçirmeyi tercih etmişti. Artık kaçıncı defa okuduğunu sayamadığı notlardan başını kaldırıp Dooyoung'a baktığında, genç kızın ders çalışmak yerine roman okuduğunu görünce şaşırdı.

"Dooyoung, çalışmayacak mısın?" Dooyoung, bakışlarını Jinki'ye çevirdikten sonra rahat olduğunu belli eden bir gülümsemeyle karşılık verdi. Jinki şaşkındı çünkü hafta sonu Dooyoung çalışmayacağını ama Jinki teklif ettiği için onu kırmayıp birlikte çalıştığını söylemişti. Genç kız sınavlara çalışmaktan hoşlanmıyordu ve genel olarak sınavlara da çalışmıyordu. Buna rağmen başarılıydı. İnsanları şaşırtan da buydu.

"Yeterince çalıştım, hatta fazladan bile çalıştık ya." Jinki dudaklarını büktü ve genç kızın hangi ara çalıştığını anlamaya çalıştı. Dooyoung bunu anlamış olacak ki güldü. "Dersleri dikkatle dinleyip, düzenli çalışınca sınav haftasına bir şey kalmıyor. Hem şimdi sınavlar yüzünden ders işlememek çok sıkıcı. Bu yüzden daha fazla kitap okuyarak değerlendiriyorum." Jinki onun bu söyledikleri karşısında hayrete düştü. Demek düzenli çalışıyordu. Elindeki kalemi bıraktı ve arkadaşını alkışladı.

"Bravo Dooyoung, ilk defa düzenli bir öğrenci ile karşılaşıyorum." Dooyoung genç adamın bu tavrına güldükten sonra önüne döndü.

"Teşekkürler Jinki ama dersini çalışmaya devam etsen iyi olur. Biliyorsun ki sınıfın ortalamasını yükseltmeye bayılırım ve aynı performansı senden de beklerim." Genç adam, genç kızın bu açık sözlülüğü karşısında önce hayrete düşmüş ardından gülüp önüne dönmüştü.

"Beni hafife alma Dooyoung, tahmin edemeyeceğin kadar iyiyimdir." Genç kız, genç adamın sözlerine gülümsedi ve bir şey demeden elindeki romanı okumaya devam etti.

Minho ve Taemin arka sıraya oturmuş sınıftakileri izliyor, konuşanlara kulak kabartıyorlardı. İkisinin de gözleri sinsice kısılmıştı.

"İnek Soohee'yi görüyor musun? İşte maskesi düştü ve savaşçı gerçek yüzü ortaya çıktı. Onu yenmeliyiz Taemin." Taemin de Soohee'ye baktı ve fısıldayarak konuştu.

"Görüyorum Minho, ona zefer kadar yenilgiyi de göstermemiz gerekiyor. Baksana, hırstan zavallı Jonghyun'u bile kovdu." Ardından ikisi de arkadaşları Jonghyun için derin bir üzüntü duyarak iç çekmişlerdi.

"Alex sınavları salmış gibi," dedi Taemin tekrar fısıldayarak. Minho'da bakışlarını o tarafa çevirdikten sonra Taemin'e sırıtarak bakmıştı.

"Kibum ilk defa bir işe yaradı ve bunu bilmeyerek yaptı." İkisi de bu söz üstüne kıkırdadıktan sonra sohbet eden Dooyoung ve Jinki'ye kulak kabartmıştı ve duydukları karışısında şok olmuşlardı.

"Minho hyung, duydun mu? Böyle öğrenci mi olur?" Minho ise yüzünü buruşturarak Taemin'e bakmıştı.

"Öğrencilerin yüz karası! Tabii olmaz! İşleri son dakikaya bırakmanın zevkini asla bilemeyecek, ne acı... Ama aynı zamanda çok da sinsice... Karşısındaki kişinin psikolojisini bozuyor." Taemin gözlerini kısıp Minho'ya baktıktan sonra tekrar Dooyoung'a bakıp ellerini yumruk yapmıştı.

"Ona gününü gösterelim Minho hyung! Savaş başlasın!" Minho da Taemin gibi ellerini yumruk yapmıştı.

"Başlasın!"

Hepinize selamlaaaar.

Çocukların sınav haftaları başladı ama bu da ne böyle? Herkes ayrı telden çalıyor :'D.

Yazarken çok eğlendim, umarım siz de okurken eğlenmişsinizdir. Bolca yorumlarınızı beklerim. Yıldızlamayı da unutmayın~

Hepinize kocaman sevgiler. Sağlıkla kalın~

•School or Not!•Where stories live. Discover now