0.4 | İşte Şimdi Bittiniz

35 7 104
                                    

"Nerede şu lanet telefon? Kim aldı?" Jonghyun sinirle Minho'ya baktığında Minho hızla başını iki yana salladı.

"Gerçekten ben almadım." Kibum ofladı ve Jonghyun'a baktı. Öğle arasındaydılar ve Jonghyun iki saattir telefonunu arıyordu.

"Jonghyun biz almadık, bizi suçlama artık." Soohee ise sınıf kapısında durmuş tüm bu olanları zevkle izliyordu. Demek Kim Jonghyun telefonu olmadan da yaşayabiliyormuş. Her ne kadar asabi olsa da...

          Soohee yemek tepsisini masaya bıraktı ve Dooyoung'un karşısına oturdu. Mutluluktan sırıtmasına engel olamıyordu. Dooyoung ona baktı ve gülümsedi.

"Ne yaptın yine? Hem de bensiz!" Soohee güldü ve yemeğinden yemeye başladı.

"Kim Jonghyun'un telefonunu aldım. İki derstir telefonunu arıyor. Çok sinirlendi." Kıkırdadığında Dooyoung kaşlarını kaldırdı.

"Soohee onları başımıza bela etme. Zaten şu mavi saçlı olan sinir etti bugün beni! Cidden kaçık!" Soohee arkadaşına güldü ve uzanıp yanaklarını sıktı.

"Dooyoung birazcık insanlarla kaynaşmayı denesen seversin onları bence, hatta kaçık dediğin kişi ile çok iyi arkadaş olursun." Dooyoung onun ellerine vurdu.

"Hayır olmam, olmayacağım. Hem sen o telefonu nereye sakladın?" Soohee sırıttı ve elini göğsünün üzerine koydu.

"Buraya." Kıkırdadığında Dooyoung şaşkınca güldü.

"Sana inanmıyorum!" İkisi de kahkaha atmaya başlamıştı.

          Kibum elindeki tepsi ile etrafta boş masa arıyordu. O ara gözüne Soohee ve Dooyoung takıldı. Şaşkınca yerinde durdu.

"A-aman Tanrım! İnsanlarla konuşmayı reddeden başka gezegenden gelmiş ve dilimizi çözdüğünü öğrendiğim uzaylı kahkaha atıyor!" Minho yanına geldiğinde göz devirdi.

"Ne saçmalıyorsun Bummie!" Kibum'un baktığı yere baktığında gördüğü ile o da şaşırmıştı. Taemin'de yanlarına geldiğinde onlara baktı ve heyecanla güldü.

"Kızların yanı boş! Hadi oraya gidelim." Jonghyun da yanlarına geldi ve ofladı.

"Telefonum yok!" Ağlamaklı konuştuğunda Jinki yanında durdu ve göz devirdi.

"Yine bir yerlere koyup unutmuşsundur." O ara kızlara baktığında kaşları yavaşça kalkmıştı. Gözleri Dooyoung'ta takılı kalmıştı. Diğerleri gibi onun güldüğüne şaşırmamıştı. O sadece çok güzel gülüyordu. Yutkundu ve başını iki yana salladı. "Neyse, yürüyün hadi..." Jonghyun en önden oflayarak gitti ve Soohee'nin yanına oturup ona baktı. Soohee bir an Jonghyun'un onun yanına oturup ona baktığını idrak edememişti ve ona gözlerini kırpıştırarak bakıyordu. Jonghyun başını yana yatırdı.

"Selam kıvırcık. Telefonum kayıp çok mutsuzum." Soohee bir tepki verememişti hala. Diğer yanına da Taemin oturmuş, Taemin'in yanına Minho geçmişti. Dooyoung'un ise bir yanına Kibum bir yanına Jinki oturmuştu. Onların masaya gelmesi ile Dooyoung yine ifadesiz haline bürünmüştü. Kibum ona baktı ve kıkırdadı.

"Hiç boşuna ifadesizleşme uzaylı. Az önce kahkaha atarken bize yakalandın." Dooyoung ona baktı ifadesizce.

"Ee ne olmuş?" Kibum gözlerini kırpıştırdı.

"Sadece arkadaş olmaya çalışıyorum." Dooyoung iç çekti ve önüne döndü.

"Soohee ile arkadaş ol, o daha uygun." Kibum Soohee'ye baktı, sonra ona.

"Seninle olmak istiyorsam?" Dooyoung kaşlarını çattı.

"Benimle arkadaş olma." Jinki Dooyoung'a baktı. Az önce gülen kızdan hiç eser yoktu. Daha sonra Kibum'a baktı.

"Bum, bırak rahat yemeğini yesin." Kibum iç çekti ve başını sallayıp önüne döndü. Dooyoung ise Jinki'ye baktı. Göz göze geldiklerinde tuhaf hissetmişti. Jinki gözlerini çekememişti gözlerinden çünkü fazla güzel gelmişti. Korelilere göre oldukça iri olan gözleri renkliydi. Yutkundu ve bakmaya devam etti. Dooyoung ise bu bakışmanın gittikçe tuhaflaştığını düşünerek derhal önüne dönmüştü. Tabii hafiften kızaran yanaklarını saklayamamıştı ve bu Jinki'yi gülümsetmişti.

          Sessizce geçen bir yemeğin ardından hepsi aynı sessizlikle yerlerinde oturmaya devam ediyordu. Soohee yemek boyunca sürekli Jonghyun'a bakmıştı. Jonghyun ise sessizce yemeğini yemiş ve bir kere bile ona bakmamıştı. Birden Soohee'nin göğsündeki Jonghyun'un telefonu tuhaf bir şekilde seslice titremeye başladı. Soohee o titreşimle neye uğradığını şaşırmıştı. Diğerleri de şaşkınca ona bakıyordu. Jonghyun ise kaşlarını çatmıştı. Bu titreşim sesini her yerden tanıyordu çünkü bu titreşimi kendi oluşturmuştu. Hızla elini onun göğsünün üzerine koydu ve hissettiği telefonla kaşları iyice çatıldı.

"Telefonum! Sende ne arıyor?" Soohee ise şaşkınca onun eline baktı daha sonra sertçe eline vurdu.

"Çek elini! Sapık mısın sen?" Dooyoung ise arkadaşına dokunulmasından rahatsız olmuştu. Hızla önündeki suyu aldı ve Jonghyun'un üzerine döktü. Jonghyun üzerine dökülen soğuk suyun etkisiyle çığlık atmıştı ve tüm yemekhanenin onlara dönmesini sağlamıştı. Taemin ise heyecanla ayağa kalktı ve elindeki suyu Dooyoung'a attı. Dooyoung üzerine dökülen su ile anında sinirlenirken çığlık attı. Soohee ise alt dudağını ısırdı ve hepsine tek tek baktı.

"İşte şimdi bittiniz!" 

***

Neler oluyor böyle? Dooyoung yavaş yavaş ortama katılıyor. Ne düşünüyorsunuz? :) Soohee'nin telefonu sakladığı yere ve Jonghyun'un ona dokunmasına ne diyorsunuz? :') Umarım eğlenmişsinizdir.

Bu bölümü @karameldenhayaller e ithaf ediyorum (etiket yapmıyor -.-).

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz! Herkese keyifli günler diliyorum, sağlıcakla kalın. İki hafta sonra görüşürüz inşallah <3.

•School or Not!•Where stories live. Discover now