1.3 | Yaklaşan Sınavlar

33 7 47
                                    

"Jonghyun, biraz sınavlara çalışmayı denesen? Okulun kalitesini düşüreceksin!" Minho en sonunda dayanamamış, yaklaşan sınav haftasını hiç umursamayan arkadaşına patlamıştı. Sözde beraber ders çalışmak için buluşmuşlardı ancak Jonghyun hiç çalışmamıştı. Aksine kulaklıkları takmış, başını masaya koymuştu. Taemin de Minho gibi öfkelenmeye başlıyordu çünkü Jonghyun, ara ara dinlediği şarkıları mırıldanıp onların dikkatini dağıtıyordu.

"Soohee'ye şu hediyeleri yollayan kişiyi bulsak da şunun tripleri bitse! Biz ne yaptıysak?!" Jonghyun söylenen iki arkadaşından dolayı müziği iyi duyamayınca kaşlarını çattı ve ayağa kalktı.

"Asıl siz benim dikkatimi dağıtıyorsunuz, bir müzik bile dinleyemiyorum. Ben çalışmayacağım, gidiyorum." Genç adam hiç açmadığı çantasını sırtına aldı ve kapıya yöneldi. Taemin'in ailesinin evine gelmişlerdi. Şimdi de gidiyordu. Taemin göz devirdi ve arkasından seslendi.

"Gruba da mesaj atıp durma!" Minho ise bir şey demeden Taemin'e baktı.

"Hadi devam edelim! Dooyoung ve Soohee'den daha iyi notlar almamız gerekiyor!" Taemin iç çekti ve önündeki kitaba baktı.

"Ve tabii Alex'ten..."

Jonghyun, evden çıktıktan sonra ellerini ceplerine koyup yürümeye başladı. Hava serindi, sonbaharın griliği gökyüzünü kaplamıştı. Derin bir nefes aldı. Canı sıkkındı çünkü birisi gözlerinin önünde Soohee'yi etkilemeye çalışıyordu ve o da izliyordu! Birden gözleri kısıldı.

"Buna izin vermeyeceğim!" Ve aklına gelen fikirle hızla koşmaya başladı. Soohee'yi etkileyen kişi kendisi olmalıydı!

Soohee çalışma odasında, önündeki test kitabına odaklanmış soru çözüyordu. İki gün sonra başlayacak sınavları için iyi hazırlanmalıydı. Okuldaki derecesini kimseye kaptıramazdı! Bir süre sonra odasının kapısı tıklatılınca başını kitaptan kaldırmadan seslendi.

"Şu an tokum annecim, acıktığımda gelirim!"

"Soohee!" Jonghyun aniden kapıyı açmış ve bağırarak odaya girmişti. Soohee bu ani baskınla sıçradı ve ayağa kalkıp Jonghyun'a baktı. Şaşkındı. Sonra odasının ve odası kadar kendisinin de dağınık olduğunu hatırlayınca kaşlarını çattı.

"Jonghyun! Derhal çık, burada ne işin var?! Hem de izinsiz!" Jonghyun güldü ve elindeki poşeti Soohee'ye uzattı.

"Böyle de çok güzelsin merak etme. Hadi ders çalışalım, sınavlar geldi ve ben çalışamıyorum!" Soohee elindeki poşete ardından Jonghyun'a baktı ve göz devirdi.

"Süslü sözler ve rüşvetle beni mi kandırıyorsun? Seni çalıştırmayacağım Kim Jonghyun, git kendin çalış. Sen benim rakibimsin. Ayrıca..." Genç kız tek kaşını kaldırdı ve kollarını göğsünde bağladı. "Sen en son bana kızgındın, ne oldu?" Jonghyun gözlerini devirdi ve kapıyı kapatıp genç kızın yanına yürüdü. Elindeki poşeti masaya bıraktıktan sonra tekrar ona baktı ve parlak gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.

"Rüşvet vermiyorum, karamelli çikolata getirdim. Ders arasında kahvenin yanına iyi gider. Hem... Başka birinin seni etkilemesine izin vermeyeceğim Shin Soohee. Ben Kim Jonghyun'um ve sen sadece benden etkilenmelisin." Genç kıza göz kırptıktan sonra makyaj masasının önündeki sandalyeyi aldı ve çalışma masasının önüne getirip oturdu. "Hadi başlayalım, vakit kaybedemeyiz." Genç kız ise duyduklarının şaşkınlığıyla genç adama bakıyor, hızlanan kalp atışlarına anlam veremiyordu.

"Şimdi anladın mı Kibum?" Alex, başını kitaptan kaldırıp genç adama baktığında göz göze geldi ve gülümsedi. Kibum dikkatle ona bakıyor ve onu dinliyordu. "Ama bana değil, kitaba bakman gerekiyordu," dedi genç kız gülerek. Kibum da gülmüş ve bakışlarını kitaba çevirmişti.

•School or Not!•Where stories live. Discover now