1.0 | Ne Erimesi Siz De İnandınız Mı?

24 6 17
                                    

Dooyoung gördüğü rüyadan dolayı ağlayarak uyanmıştı. Ayrıca yağmurda ıslandıktan sonra da üşüttüğü için boğazı acıyordu. Yine de derslerini kaçırmamak için okula gelmişti. Sırasında oturmuş dersin başlamasını bekliyordu. Jinki sınıf kapısından içeri girdiğinde onu gördü ve bakışlarını hemen kaçırdı. Jinki onu fark ettiğinde gülümsedi ve onun bir önündeki sıraya oturup ona döndü.

"Günaydın Dooyoung. Sabah müzik sınıfında seni bekledim ama gelmedin... Yeni mi geldin?" Dooyoung kaşları çatık bir şekilde ona baktı. Jinki onu böyle görünce gerilmişti. Gülümsemesi soldu. "Bir sorun mu var? İstemeden kötü bir şey mi yaptım?" Dünkü Dooyoung ile bugünkü Dooyoung arasında çok fark vardı ve Jinki, ona farkında olmadan bir şey yaptığını düşünmüştü. Dooyoung başını iki yana salladı.

"Bir şey yapmadın ve gelemedim. Ayrıca bir sorun yok." Jinki başını salladı. Ne diyeceğini bilmiyordu çünkü Dooyoung yine eski haline bürünmüştü. Yutkundu ve ayağa kalktı. En iyisi rahatsız etmemekti.

"Pekala... Ben yerime geçeyim. Ders başlamak üzere." Dooyoung bir şey demediğinde hemen yan sıradaki kendi yerine geçti. Birden ne olmuştu bilmiyordu ve sebebini merak ediyordu çünkü dün, gülen, eğlenen Dooyoung'a şahit olmuştu. Bu yüzden onu hep öyle görmek istiyordu...

Soohee Jonghyun ile birlikte sınıf kapısına geldiğinde yerinde durdu ve ona dönerek ofladı.

"Bana yapışık dolaşmak zorunda mısın? Sülük müsün sen? Başka bir işin yok mu ya! Gitsene!" Jonghyun omuz silkti ve ellerini ceplerine koydu.

"Başka işim yok ve bu hoşuma gidiyor. Ayrıca sülük değilim. Gayet yakışıklı, çekici ve kızların delirdiği biriyim." Ukalaca sırıtmasını Soohee'ye sunduğunda Soohee göz devirdi ve kollarını göğsünde bağladı.

"Karşımda dediğin gibi birini görseydim mutlu olurdum tabii ama üzgünüm." Dudakları büzülürken başını yana yatırdı ve devam etti. "Ama ben karşımda sadece aptal bir sülük görüyorum!" Jonghyun onun dediklerine sahte bir kahkaha attı ve yüzünü yüzüne yaklaştırdı. Soohee yutkundu. Gözlerini kırpmadan ona bakıyordu. Jonghyun sırıttı ve tek kaşını kaldırdı.

"O zaman üzücü bir haber vereyim kıvırcık. Gözlerin bozulmuş. Yoksa böyle sana yaklaştığımda donup kalmazdın." Soohee hala ne diyeceğini bilemezken Jonghyun göz kırptı ve geri çekilip sınıfa girdi. Yüzünde ise halinden oldukça memnun bir ifade vardı çünkü arkasında kalbinin deli gibi atmasına şaşkın bir kız bırakmıştı.

Alex sınıfa girdiğinde arkadaşları çoktan gelmişti. Soohee ve Dooyoung'a gülümseyerek el salladıktan sonra sırasına, Kibum'un yanına geçti.

"Günaydın Bum! Senin için ne getirdim tahmin et!" Kibum ona baktı ve heyecanla gülümsedi.

"Ya! Bunu nereden bileceğim ben!" Alex onun bu huysuz ama tatlı haline kahkaha attı ve çantasından çok ünlü bir moda dergisi çıkardı. Kibum dergiyi görünce dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı.

"Ya! Bunu nereden buldun? Bu dergi sadece Amerika'da satışta." Alex dergiyi ona uzattı. Kibum hemen elinden alıp karıştırmaya başlamıştı bile.

"Amerika'dan geldiğimi söylemiştim ya! Annem ve babam işleri için tekrardan gitmişti. Yeni sayısı çıkınca haber verdim ve getirdiler. Bir tane de senin için istettim." Kibum derginin her bir sayfasını merakla inceliyordu. Daha sonra dergiyi kapattı ve ona baktı.

"Bu çok harika bir şey. Teşekkürler Alex, beni çok mutlu ettin." Alex onu mutlu görünce kendisi de mutlu olmuştu. Gülümseyince ortaya çıkan gamzesine parmağını batırmak istiyordu hatta! Ancak bu isteğini bastırdı ve önüne döndü.

"Rica ederim Bum. Mutlu olduysan sevinirim." Kibum ona cevap vermeden onu izlemeyi tercih etmişti. Kızıl saçları, mavi yeşil gözleri, beyaz teni... Ama dış görünüşten daha çok onu etkileyen şey kalbiydi... Çılgın oluşuydu... Eğlenceli oluşuydu. Kahkahasıydı... Alex , Kibum için bir harikaydı...

Herkese selam!

School or Not özlediniz mi?

Bolca desteklerinizi bekliyorum. Ayrıca hikayeyi okumasını istediğiniz arkadaşlarınızı etiketlemeyi unutmayın.

Kendinize iyi bakın. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

•School or Not!•Where stories live. Discover now