20/Beş Ay Üç Gün Sonra

1.3K 126 59
                                    


Dayanamadım sadahgahgah bir sürü sınavım var ama ben yazıp durmaktan başka bir şey yapmıyorum sadgahah

Neyseee bir sonraki bölüm final:(( hep mutluyum hem de birazcık hüzünlendim...

Ama daha fazla uzarsa kötü olur gibi hissettimm

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfenn

İyi okumalaaar


'Bize böyle bakmayı kes. Sana neler olduğun anlattık.' Kulağıma Jimin'in yumuşak sesi dolarken hala rüyada olduğumu düşünerek hafifçe hareket ettim. Ne söylediğini anlamıyor olsam da onun sesini daha fazla duyabilmek için bu rüyadan uyanmak istemiyordum.

'Evet, anladım ama yine de onu üzdüğünüzü unutmamı beklemeyin benden. Ancak Jungkook sizi affettiği zaman bakışlarımdan kurtulabilirsiniz.' Mingyu. Rüyamda elbette Mingyu da olacaktı. Hayatımın her anında yanımda olmasını istediğim arkadaşımı da rüyama dahil etmeme şaşırmamıştım. Uykuyla uyanıklık halimden yavaşça sıyrılmaya başladığımda ise kulağıma Taehyung'un sesi ulaşmıştı.

Bu ne güzel bir rüyaydı. Sevdiğim herkes buradaydı resmen.

'Mingyu, haklısın. Gerçekten. Ama ne kadar üzgün olduğumuzu görmüyor musun? Ne olur bize birazcık yardımcı olsan.' Buradalardı.

Uyanıp yatakta oturur hale geldiğimde hafif açık kapımın ardından geliyordu sesleri. Jimin ve Taehyung buradaydı. Ağrıyan başımı ovalayan ellerim duraksadığında boş midem heyecanla kasılmıştı. Onları öyle özlemiştim ki beni üzdükleri için onlara tavır almadan önce gidip sarılmak istiyordum. Yapacağımdan değildi tabii. Öyle ki böyle bir şey yapsam Mingyu başta onları olmak üzere üçümüzü de bir güzel dövebilirdi.

'Yardımcı olurum Taehyung. Sizi ne kadar desteklediğimi biliyorsunuz. Ama anlayacaksınız. Jungkook'un nasıl olduğunu gördüğünüzde size neden bu kadar kızdığımı anlayacaksınız.' Mingyu'nun yumuşak çıkan sesiyle şaşırarak yavaşça yataktan çıktım. Neyi kaçırmıştım?

En son onlar hakkında konuştuğundaki ses tonu oldukça farklıydı. Küfürler havada uçuşur ve bizi desteklediği her an için oldukça pişman olduğunu söylerdi. Şimdi ise oldukça ılımlı sayılırdı. Bir kere karşısında olmalarına rağmen herhangi bir kavga çıkmaması bile gerçekten bir şeyleri kaçırdığımı gösteriyordu. Mingyu'nun normalde kendini tutaması pek mümkün değildi.

'Günaydın.' Salak gibiydim. İki gündür uzak durduğum sevgililerime-hala öyle miyiz bilmiyor olsam da- ilk söylediğim şey bu muydu? Üstelik hala oldukça mutsuzdum. Her ne kadar evime gelseler de onları affetmiş değildim. Kalbimi kırmış oldukları bir gerçekti ve bu kalp kırıklığı yalnızca bu şekilde geçmezdi. Geçmemeliydi.

'Günaydın, hayatım.' Mingyu beni gördüğü gibi ayağa kalkıp yanıma gelmişti. Sanki kendim yürüyemezmişim gibi destekleyerek tam olarak onların karşısında kalan koltuğa oturttuğunda sessizce onu takip ettim. Berbat haldeydim ve bunu onlara göstermekten çekinmiyordum. Benim bu hale gelmeme onlar sebep olmuştu nasılsa.

'Jungkook-' Jimin seslendiğinde ona döndüm. Gözleri her bir zerremi turluyor yüzüme geldiğinde uzunca orada oyalanıyordu. Diyecek sözü yokmuş gibiydi. Ya da şimdi beni böyle dikkatle izlerken söyleyemiyordu.

'Nasılsın?' Taehyung kısık sesiyle konuştuğunda bu sefer ona baktım. Her ikisinin gözü de kızarmış olsa da perişanlıkta benim ulaştığım noktaya henüz ulaşamamışlardı. Nasıl olsa ikisinin yoğun öfkesine ve hayal kırıklığına maruz kalan bendim.

pour nous trois//vminkookWhere stories live. Discover now