11/Bir Ay Sonra

1.5K 140 52
                                    


Bir önceki bölümde yorum yapan herkese çok teşekkür ederimm, çok mutlu oldumm

Lütfen bu bölümde de fikirlerinizi belirtmekten çekinmeyin:()))))

İyi okumalaaaar

'Su ister misin? Ya da açmısın? Biliyorum hastane yemekleri çok kötü ama artık alışmışsındır diye düşünüyorum.' Mingyu'nun yatağının yanındaki sandalyede oturup sorularımı sorarken aynı zamanda doktorun bıraktığı dosyasını inceliyordum.

'Değerlerin çok iyi görünüyor. Birkaç güne çıkabiliriz gibi.' Mingyu'nun bana cevap vermediğin fark ettiğimde kafamı kaldırıp ne yaptığına baktım. Bakışları kapıdaydı ve açıkça kahkaha atmaya çok yakın görünüyordu.

Sessizce konuşmadan önce bana doğru eğildi.

'Sence de bunlar gereğinden fazla gelmeye başlamadılar mı?' Kapıdaki Taehyung ve Jimin'e ithafen konuşup yerinde doğrulduğunda gülümsemesini gizlemeyi bırakmıştı.

'Belli ki beni çok merak ediyorlar.' Ona cevap vermeyip yerimden kalktığımda buruşmuş önlüğümü hafifçe düzeltmeye çalıştım. Karşılarına her seferinde çok dağınık çıkıyordum.

Yaklaşık bir ay tam olarak ise 27 gün olmuştu o korkunç günden sonra. Mingyu'nun hastanede iki kez daha kalbi durmuştu ancak doktorların uzun uğraşları ile geri dönmüştü. Benim için gerçekten katlanılması zor saatler süresince daha yeni tanıştığım bu insanlar yanımda olmuştu. Taehyung ve Jimin kattaki umursamaz-bazı anlar hariç- tavırlarını yalnızca orada gösteriyorlardı belli ki çünkü o günden sonra gerçekten fazla iyilerdi. Seokjin ve Namjoon kısaca ailelerinin ve arkadaşlarının yanına uğramış ardından gece tekrar yanıma gelmişlerdi. Bu derece yakınlığı bu kadar kısa sürede hissedebilmek garip gelse de inanılmaz duygulanmıştım. Üstelik en yakın arkadaşımın hayata dönüşü haberini alırken yanımda olup benimle beraber sevinmiş olmaları ayrı bir duygusallık moduna sürüklemişti beni.

Sonrasında Mingyu'yu benim çalıştığım hastaneye nakletmiştik. Böylece işimi yaparken istediğim zaman onu görmeye gidebilecektim. Uyanmasını beklemek gerçekten sabır gerektiren ancak umut dolu anlardı. Ve cidden yanımda olmaları ayakta kalmamı sağlamıştı.

Suho, Sehun ve Yoongi'yi o günden sonra görmemiştik. Kattan çıktıktan hemen sonra hızlıca ayrıldıkları için telefon numarası almak kimsenin aklına gelmemişti. Bir şekilde oldukça üzücüydü. Onları görmek ve belki de Suho'nun yanında olmak isterdim. Hatta onları Mingyu ile tanıştırmak fazlaca güzel olabilirdi.

Hoseok ise ilgisiyle beni en çok şaşırtan kişi olmuştu. Her hafta sonu yanıma geliyor, Mingyu için çicek ve bazen meyve alıyor ardından birazcık sohbet edip evine gidiyordu. Yanında ise her zaman minik bir kız çocuğu oluyordu. Kız kardeşi. Öyle sevgi dolu bir abiydi ki onların ilişkisini izlemek Mingyu ve beni hep mutlu ediyordu. Soyeon, Hoseok'tan bir şeyler isterdi Hoseok ise her zaman ilk başta kabul etmezdi. Ardından ise Soyeon'un bitmek bilmeyen ısrarları başlar Hoseok'un da onun ısrarlarına dayanamayıp isteğini kabul etmesi ile sonlanırdı. Tatlı bir ikiliydi.

Şehrin durumu ise gerçekten felaketti. Mingyu için fazlaca endişeli olduğumdan etrafa bakma fırsatım olmamıştı ancak sonrasında dışarı çıktığımda büyük bir yıkımla karşılaşmıştım. Patlamanın yakınında olan bölgedeki çoğu yer fazlaca hasar almıştı. İnsanlar ya ölmüş ya da evsiz kalmıştı. Korkunç olaylara şahitlik eden Seoul sokakları fazlasıyla hareketliydi. Aramalar yapılıyor, yıkılan evlerin kalıntıları toplanıyordu. İnsanlar mağdurdu ve işin kötü tarafı bunların onarılması hiç kolay olmayacaktı.

pour nous trois//vminkookWhere stories live. Discover now