On Beşinci Bölüm; Ölümcül İddia

222 33 163
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

Pekte uzun geçmeyen bir vaktin ardından yer altındaki kilitli kapıya geldik ve Chuuya'yla beraber mavi, beyaz işlemeleri olan kapıya bakındık.

-Dazai, sana vereceğim haritanın üzerindeki mavi çizili olan yerlerden ilerleyin ve büyük konseye ulaşın. Orası sizinle daha yakından ilgilenecek.

Odasaku elime kağıdı verdiğinde onayladım ve elimin tersine yalandan öksürüp omzumdan belime kadar uzanan mini çantayı düzelttim.

-Bizi boşver de... Siz iyi olucak mısınız?

Sorduğum soruyla Odasaku ufak çaplı bir şok geçirirken, gülüp onayladı ve elini omzuma koyup güven dolu sesiyle fısıldadı.

-Dazai sana bir abi tavsiyesi vermeme izin ver, lütfen.

Odasaku'ya pür dikkat bakarken, o gülümsemesini büyüttü ve boşta kalan eliyle belimdeki kemere sivri bir bıçak sokuşturdu. Bu yaptığıyla ona sorar gözlerle bakınmaya başladım.

-Sakın kendini sıkıntılara sokup omzuna yük bindirme. Biz her zaman senin arkandayız ve bu işi başarıcağından eminiz. Bu yüzden sakın gözün arkada kalmasın.

Odasaku'nun dediklerini dinledikten sonra burukça güldüm ve mümkünmüş gibi kafaya takmamaya çalıştım. Omzumdaki yük hafifleyecek düzeyde değildi. En ufak hatamla buradaki insanlar infaz edilecekti ve ben bunların sorumlusu olmak istemiyordum.

Açıkçası onların, benim kısıtlı zamanda gördüğüm mutluluktan daha fazlasını görmelerini istiyordum.

-Pekâla, denerim.

Başımı sallayıp arkamı döndüm ve Chuuya'nın bize olan baygın bakışlarını başımı yana yatırıp incelemeye başladım. Elimi tutup bana sonsuz şefkat vermesinin ardından sadece yol üzerinde görmüştüm ve şimdi de buradaydık.

Açıkçası Chuuya'ya her geçen saniye daha başka bir gözle bakıyordum.

Arkadaştan öte...

-Ne oldu?

-Hiiç. Sadece biraz fazla yakınsınız.

-Hey, o benim abim!

-Ne zamandan beri?

Chuuya tek kaşını kaldırarak sorduğunda, elleri halen göğüsündeydi ve bir dizini kırarak ayağını sırtıyla beraber duvara yaslamıştı. Onu duvarla arama almamak için kendimi zor tutarken, burukça güldüm ve yönümü Chuuya'dan kapıya çevirip kapıyı gösterdim.

-Kapıyı açar mısın? Fazlasıyla geç kaldığımızı düşünüyorum.

-Düşünmeni sikeyim...

-Hım? Ne dedin?

-Bok.

-Chuuya tersinden mi kalktın?

-Gözümü açmamla seni görmek ters tarafımsa, evet! Tersimden kalktım.

-Çok acımasızsın...

Yüzümü ekşitip mırıldandığımda Chuuya bana kaşlarını çatarak bakarken, elini parmak iziyle kilitlenen kapının kilit kısmına sertçe vurdu ve bekledi. Halen yüzüme bakarken, ben de mümkünmüş gibi yüzümü daha da ekşittim ve bu yaptığımla Chuuya'nın kaşlarını daha da çattırdım.

Code Name; Soukoku Where stories live. Discover now