Dördüncü Bölüm; Ginso Ağacı

252 42 213
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

-Yanii... Burası güvenli bölge, öyle mi?

-Evet.

Odasaku'yla tam olarak 2 saattir bulunduğunuz ortamı geziyordum ve anladığım kadarıyla burası bir cezaeviydi. Uzun duvarlar ve çoklu odalarla beraber kapalı, kilitli kapılarla kesinlikle iyi bir saklanma alanıydı. İçerisinde ise hem mahkumlar, hem de kaçışan insanlardan bir çoğu bulunuyordu ki, bunlar sınıflandırılmıştı.

Odasaku'nun anlattığına göre, Chuuya bu alanın lideriydi. Bildiği üst düzey dövüş yeteneğiyle beraber yere yatırdığı ilk canavarıyla, büyük bir saygınlık görmüş ve kendisi lider olarak görülmüştü.

Kadın ve kız çocukların yanında, genç erkekler mahkumların göz odağı olduğunda, Chuuya mahkumlara ayrı bir alan, kadın ve çocuklara ayrı bir alan oluşturmuştu.

Sırf bunu düşündüğü için ona saygı duyabilirdim.

Beni sınadığı alan ise ıslah evinin arka bahçesinde kalan boş, kullanılmayan ve dışarıya tamamıyla açık olan bir alandı. Odasaku o suyla duş alınırsa, insanların yenilerek değil, zatureyle ölüceklerini söyleyip benden de özür dilemiş ve ortamı tanıtmaya aynen devam etmişti.

Duvarın boyutu 25 metre kadardı. Kenarlar dahil duvarın üstü dikenlerle kaplıydı ve bu ıslah evine giriş sadece 2 taraftan oluşuyordu. Birincisi arka bahçeydi ve burası tam korumalı değildi. Yalnız, bir canavarın rahatlıkla sığabileceği bir alanda yoktu ki, geçebilense Odasaku'nun anlattığına göre tuzaklarka yere yığılırdı.

Pekii, o büyük yaratık bana nasıl geldi?

Bunu da mı Chuuya ayarladı?

Düşünceler içerisinde yürümeye devam ederken, şuan duvarın üstünde, okçuların bulunduğu alandaydım. Başımı sağa çevirip esen rüzgarla saçlarımı sallandırırken, Odasaku'nun bahsettiği yeni türle karşılaştım. Göz göze geldiğimizde sırıttı ve olduğu yerde bana bakmaya devam etti.

-Kaç gündür orada?

-Yaklaşık 1 haftadır.

-Bu zamana kadar yaptığı bir şey var mı?

-Ön kapıyı kırdırmak için yanına yoldaş topluyor diyebiliriz. Her ne kadar öldürmeye çalışsakta-

Odasaku bana bakıp gözlerini hafif kıstı ve karnımı gösterip devam ettirdi.

-En az senin kadar hızlı iyileşiyor.

-Onlar insan.

Odasaku ufak bir duraksamayla ne diyeceğini şaşırırken, göz göze geldiğim yaratığa halen bakmaya devam ettim. Uzun boyluydu. Neredeyse 2 metre kadar boyu vardı ve oldukça inceydi. Göz bebeğinin çevresi siyahken, irisi mordu ve uzaktan bakıldığında korkunç olabiliyordu. Bedeni çıplaktı ve ten rengi bataklık yeşili ile koyu mora yakın, birleşik bir renkti. Kısaca berbat bir görünümü vardı.

-Buna bahse girebilirim ki, onlar babamın geri kalan deneylikleri.

Soğuk rüzgarla beraber fısıldadığımda, Odasaku da yaratığa baktı ve yavaşça başını sallayıp olası ihtimalin olacağını söyleyip ilerlemeye devam etti.

Code Name; Soukoku Where stories live. Discover now