68. Bölüm : ANNE

Start from the beginning
                                    

"Analiz ettin iyice," dediğinde dudaklarım iki yana kıvrıldı. "Ne söyleyeceksin?"

"Annen kaç yaşında şimdi?" diye sordum.

"Bu nereden çıktı allah aşkına?" diye söylendi ilk. "Ne bileyim, bilmek de istemiyorum böyle gereksiz bir bilgiyi."

"Of Alihan!" dedim mızmızlanarak.

"Beni on sekiz yaşındayken doğurduğuna göre?"

"Sen yirmi dokuz yaşında olduğuna göre, on sekizin üstüne yirmi dokuz koyunca kırk yedi oluyor." dedim. "Annen kırk yedi yaşında yani şu an."

"Olabilir."

"Çok genç bence."

"Erken doğurdu beni çünkü?"

"Doğru."

"Sence Emre'nin öldüğünü biliyor mudur?" diye sorduğumda Alihan derin bir nefes alıp verdi. Morali bozuktu ve bu normaldi. Sorduğum soru, soru değildi!

"Sanmıyorum," dedi. "O kadar kalpsiz biri değildir. Çocuğu yani sonuçta, değil mi? Bilseydi gelirdi, değil mi?"

Benden onay bekliyordu çünkü cevabından emin değildi ve cevabından ciddi derece de korkuyordu.

"Gelirdi galiba..." dedim yavaşça. "Bilmiyorum ki."

"Gelirdi ya," dedi eminmiş gibi. "O kadar kötü birisi değildir. Gelirdi."

Kendisini avutmaya çalışıyordu.

Şu an o kadar çaresiz ve umutluydu ki ona sarılmak istedim.

Vites de olan elinin üstüne koydum elimi ve elini tutup dudaklarıma götürdüm. Uzunca öptükten sonra yanağıma koydum. "Gelirdi güzel gözlüm, eminim gelirdi..."

"Ne dedin sen bana?"

"Güzel gözlüm dedim." Parlayan gözlerini üzerime diktiğinde gülümsedim. "Öylesin. Güzel gözlüsün. Ama benim güzel gözlümsün!"

"Senin güzel gözlünüm tabii lan," dedi ve elimi alıp bu sefer o öptü. "Öyleyim."

"Yola bak yola," dedim gülerken. "Ölmeyelim durduk yere."

"Tamam." dedi ve gözlerini yola çevirdi. Elini bırakmadım ve kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. Kapatmam ile birlikte bir daha hiç açmak istemedim.

Açtım.

Ama hava aydınlıktı.

Ve üzerimde Alihan'ın çeketi vardı.

Sertçe yutkunarak gözlerimi ovaladım ve yapıştığım koltukta doğruldum. Rahat bir pozisyonda oturduğumda Alihan'a çevirdim kafamı.

"Günaydın," dedi. "Nasıl uyudun?"

"Çok iyi," dedim. "Yol nasıl geçti?"

"Çok iyi." dedi.

"Güzel." dedim.

"Torpito gözüne su koydum, al iç." dediğinde dediğini yaptım. Ona da uzattığımda nazikçe rededdi. Telefonumu alıp saate baktığımda saatin on buçuk olduğunu gördüm. Alarmımın çalmasına neredeyse bir saatten fazla vardı çünkü sıra bana on biri elli geçe geliyordu.

"Yoruldun mu?" diye sordum.

"Hayır."

"Yorgun görünüyorsun."

"Uykusuzluktan değil o." dedi. "Boşver bunları, enerjini toparlaman lazım. On üç saat araba sürmek kolay değil."

"Sen merak etme gülüm," dedim alayla. "Bana sökmez zor işler."

Mahkumiyet (+18)Where stories live. Discover now