Bölüm 11

5.4K 192 21
                                    

Elvis Presley - Devil in Disguise

Eros bile hata yapabiliyor bazen. Onun isabetsiz atışları hayatımızın şahdamarına keskin bir yara bırakıyor. Sonra hayatımız, sevincimiz, üzüntümüz son nefesini veriyor. Eros, hala yakalanmamış, ahmak bir katil ve suçu; aşk. Yanlış olan her şeyi çekmek gibi bir başarıya sahiptim. Yanlış beni cezbediyordu. Hata yapmayı kendime yakıştırıyordum. Hayatım yanlışlarla doluyken kendimi doğru olanı yapmaya yöneltemiyordum. Hayatımı yanlış seçimlerim yüzünden mahvederken, piyango gibi vuran tesadüfler ve seçmediğim hatalar yakama yapışmıştı. Hayatımın şu son on gününde hiç hissetmediğim duygular dört bir yanımdaydı. Ben sadece güven duygusunu tatmamış, tecrübesiz bir kızdım. Bir erkeğin kollarında mutlu olmak, kokusunu sevmek, güven duygusunu hissetmek beni dehşete düşürüyordu. Yanlış olduğunu bildiğim halde istiyordum onu. Yanlışlarıyla istiyordum onu. Belki de sadece yanlışları ve gizemi beni tahrik ediyordu. Dışarıda görsem seveceğim biri olmaya bilirdi; ama olabilirdi de. Kaderin cilvesi tam da buydu. Yanlış yerde, yanlış zamanda biri karşınıza çıkıyor ve siz ona bakınca garip duygularla dolup taşıyorsunuz. Doğru yerde, doğru zamanda çıksaydı, yine aynı duyguları hissedebilir miydiniz, burası bilinmezlik. Tanrı bizimle bilinmezliği ortağa koyarak raks ediyordu.

İmge...

Bu kadar nazik ve iyi biri gibi duruyorken, nasıl ona kötü diyebilirdim? Buğra, İmge'yi ne ile suçluyorsa, İmge'nin aksine kendisi kötü olana daha çok yakışıyordu. İmge getirdiği hastalardan para alabilir, maddi gelirini bu şekilde elde edebilirdi. Ama bu onu kötü biri yapmazdı ki. Buğra kendi karanlığını herkese bulaştırmaya çalışıyordu.

Ona inanmayacak, hislerime kilit vurup, önüme bakacağım. Buradan tedavi olup gidecek, bir daha göremeyeceğim insanlar için üzülmeyeceğim.

Boğazımı gürültülü bir şekilde temizleyerek kollarımı sardığım İmge'den uzaklaştım. ''Teşekkür ederim.''

''Bak Ahsen,'' dedi İmge benim aksime gayet rahat bir şekilde. ''Buğra ne dedi, ne anlattı, diye sormayacağım. Ama o farklıdır. Kardeşi öldükten sonra içindeki o boşluğu doldurmak için neler yaptı, tahmin bile edemezsin,'' dudaklarını birbirine bastırdı. ''Onunla eskiden tanışıyorum ve bazı şeyleri kafasında büyütmekte tam bir uzmandır. Annesi ile görüşmüyor, kardeşi de görüşmüyordu. Kardeşinin ölümüne annesinin sebep olduğuna inanıyor,'' gülümsedi. ''Tam olarak ne düşündüğünü benim de bilmem imkansız, elbette. Sarhoş olduğu zaman açılan çenesinden aldıklarım bunlar. Babasıyla da arası fazla iyi değildir. Daha doğrusu onu banka kartı gibi kullandığını düşünüyorum,'' sır verir gibi ses tonunu azalttı. ''Ama işin ilginç tarafı, henüz bir kızla görmedim onu. Kredi kartından yapılan aylık harcamayı tahmin bile edemezsin. Neye harcıyor, kime veriyor, babası, ne yaparsa yapsın, o istemediği sürece öğrenemiyor.''

''Buğra beni ilgilendirmiyor.''

Tam aksine, parasını neye harcadığını deli gibi merak etmiştim! Ve İmge'nin söylediği o kadar cümle arasında en çok dikkatimi çeken, henüz bir kızla görülmemiş olması. Keşke bende görmeseydim. Özellikle de o kesici bakışların sahibi, bayan sürtükle.

''Öyle mi? Bana pek öyle gelmiyor.'' Dedi iğneleyici bakışlarla.

''Öyle,'' ellerimi birbirine sürttüm. ''Biraz dışarı çıkmak istiyorum bugün.''

''Kendini iyi hissediyorsan, çık.'' Diye mırıldandı gözlerimin içine bakarak. Kafamı usulca sallayarak Buse'nin kıyafetlerinin olduğu dolaba doğru yöneldim. Bakışları sırtımdaydı.

Kapıyı gösterdim. ''Üzerimi değiştireceğim, izin verirsen.''

Sırıttı. ''Ben seni yalnız bırakayım.''

YOSMAOnde as histórias ganham vida. Descobre agora