24. Bölüm

1.5K 182 110
                                    

Okumadan önce özür dilerim gençler. Çok sövmeyin WÖXJELZJQĞDH2LFJ

Bölümler çoktan hazır, diğerini de yarın atarım :3

×××××

Ne zaman söndüğünü bilmediğim bu eski sokak lambasının altına oturmuş ve yine nereden geldiğini bilmediğim turuncu bir kediyi severek sohbet ediyorduk.

İsim bile koymuştuk, Helga..

"Mavi çocuk." dedim çoktan kediyi annesi gibi benimsemiş olan maviliye dönerek "beni seviyorsun öyle değil mi?" içimdeki kötü hisse engel olamadan döküldü ağzımdan bu kelimeler.

Bir anda karamsarlaşmış ruh halime şaşırdığı belli olan bir ifadeyle yüzümün her yerini yalayıp geçti gözleri.

"Nereden çıktı bu?"

"Seviyorum demiyorsun."

Kafam çok karışıktı. Herkesten bağımsız yaşayan bu çocuğun bana bağlandığını göremeyecek kadar kördü gözlerim.

Hala kucağında tuttuğu kediyle yanıma daha da sokuldu.

"Seviyorum. Seni gerçekten seviyorum Jinnie. Ama bir sorun mu var, neden bir anda bunu soruyorsun?"

Gözümden kaçmak için direnen damlaların akmasına izin vermemek adına gözlerimi yukarı kaldırdım.

Boğazıma bir yumru oturmuştu, yutkunsam da gitmeyecek türden.

En son sesimi bulduğumda konuştum."Ayrılalım."

Bir süre yan profilimi inceledi. İnceledi, inceledi ve inceledi..

Bakmıyordum o tarafa, bakamıyordum. Ağlıyor muydu ya da neden bir kelime etmiyordu hiçbir şeyi bilmiyordum.

"N-neden?" dedi çatallaşmış sesiyle. Belli, ağlamamak için sıkıyordu kendini.

"Olmuyor." dedim çoktan akmaya başlamış göz sellerimin ardından.

Yine bir şey demedi. O tarafa bakmasam da anlamıştım başını salladığını.

"Pekala, b-ben kimseye bağlanmam ki zaten. Seni de kendime zorla bağlayacak değilim. Seçim senin."

İşte kendi ağzından duyduğum son cümleleriydi bunlar. Son pişmanlık fayda etmez derler ya işte benim en büyük pişmanlığım 'neden mavilime son kez bakmadım' oldu. 'Neden onu kendi ellerimle gönderdim..'

Yanımdan kalkıp gitti usul adımlarla. Dur diyemedim, dilim varmadı dur demeye.

Adını Helga koyduğumuz kedi ise bir süre mavi çocuğun kendi hırkası ile yaptığı minik yatakta yatmış, sonrasında arkasına dahi bakmadan onun gittiği sokağa doğru koşmuştu. Kimsenin olmadığı bu boş sokakta gözden kaybolana kadar izledim Helga'yı.

O günden sonra hiçbir haber alamamıştım ondan. Chan'e de sormaya çekinir olmuştum. Onun da bildiği benimkiler ile sınırlıydı. Bir anda her şeyini bırakıp toza dumana karışarak ortadan kaybolduğun..

Her seferinde adımlarımın beni dönüp dolaştırıp götürdüğü o eski evde ne Wooyoung ne de senden tek bir iz bulamamakla sınırlıydı elimdekiler..

Bu kadar kolay mıydı seni hayatımdan hiç yokmuşçasına kaybetmek mavi çocuk?













"Söylediklerim bahane gibi gelebilir ama seni incitmeyi hiç istemedim.
Toydum, benim için çok zordu.
Aşık olmak, insanlar, yaşamak.. hepsi çok zordu.
Söylemek istediğim bir tek bu

Yaşadığın müddet sevecek misin beni bilmiyorum.
Tekrar görüşebilecek miyiz bilmiyorum.
O ana kadar sadakatimi koruyacağım.."
(medya)

"(medya)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Blue Is The Warmest Color || Hyunlix Where stories live. Discover now