26. Bölüm

1.6K 189 63
                                    

Buradaki karamsar havayı dağıtmak için yeni Hyunlix attım. Okulda geçen, texting düz yazı karışımı bir şey. Ona da bir göz atar mısınız 🥺

×××××

Karşımdaki bedene baktım. Yutkunamadım.

Saçları kısalmış, kırmızıya boyanmıştı.

Sahi ne kadar oluyordu onu görmeyeli? 2 mi yoksa 3 yıl mı? Saçları mıydı zamanın onda değiştirdiği? Yoksa artık mavi çocuk değil miydi? Benim mavi çocuğum..

"Felix.." dedim aramızdaki bu sessiz diyaloğu bölerek.

"..bak ben geldim."

Tek kelime etmiyordu. Sarılıp kokumu içine çekmek ister gibi bir hamle yaptı ama hemen geri çekildi. Bir şeyler buna engel oluyordu belli ki, sol tarafındaki sızı..

"Uzun zaman oldu, Hyunjin." dedi tek nefeste. Sesindeki soğuklukla titrediğimi hissettim. Jinnie ya da Hyun demedi, soğuk bir şekilde Hyunjin demişti.

Etrafta gözümü gezdirdim. O barmen mavi çocuk gitmiş, yerine bir kafe sahibi kırmızı çocuk gelmişti.

Birden ayağına dolanan kedi dikkatimi çekti. Helga?

"Büyümüş." dedim. Helga'dan gözümü ayrımazken. O da baktığım tarafa bakarak konuştu.

"Büyüdü." dedi. "Uzun zaman geçti sonuçta."

Fısıldadım. "uzun zaman geçti sonuçta."

Başını salladı. Baştan aşağı süzdüm onu. Çok değişmişti. Her şeyi..

"Çok değişmişsin." dedi benim yaptığım gibi beni süzerken.

Haklıydı. Değişmişti, değişmiştim, değişmiştik..

"Senden sonra çok şey değişti. Saçlarımı kestim tam 3 kez boyadım, 2 kilo verdim ve daha niceleri değişti.."

Derin bir nefes alıp devam ettim.

"Belki bunu söylemeye hakkım yok ama değişen her şeye inat senin tam buradaki yerin asla değişmedi." gözleri dolmuştu, tamda benim gibi..

"Neden geldin?" dedi. "Neden geldin? Bunca yıl sonra neden?"

"Felix ben-"

"Sen değil miydin bitiren? Ya da bana güvenmeyen? Kendimi tamda topladım derken neden tekrardan çıkıyorsun karşıma? Başkasına şans ver Hyunjin, olmaz artık bizden."

Titrek bir nefes aldım. Size yemin ederim aldığım nefesin ciğerimi yaktığını hissettim. Zor da olsa güçlükle yutkundum bir kaç kez. Farkında değildi, ağlamamak için gözyaşlarımı astığım minik intihardı bunlar.

Buraya geldiğimde iyi şeyler bulacağımı zaten sanmıyordum. Yine de gerçeklerin onun ağzından çıkan kelimelerle yüzüme vurması canımı acıtmıştı.

"Olmuyor." dedim. "En güzel şarkılar kiminle dinlenir, her yağmur yağdığında deliler gibi eğlendiğimiz o sokaktan nasıl geçilir, senden başkası nasıl sevilir bilmiyorum ben Felix."

Bir süre gözleri kapalı bekledi. Bende uzun süredir görmediğim yüzünü inceledim.

"Eskide kaldı o günler, bak mavi çocuk bile değilim artık." sesini alaya vurmak istese de titremesine engel olamamıştı.

"Evet sen artık kırmızı çocuksun"

Eskiye atıfta bulunduğumu anlamıştı.

"Hyun olmaz artık bizden. Kırarsın, kırarım.. kırılırız ve toparlanamayız bir daha." dedi. İsmimi onun adından duymayı bu kadar özlediğimin ben bile farkında değildim. Öyle ki dediği cümlenin ağırlığını sonradan fark etmiştim.

Blue Is The Warmest Color || Hyunlix Where stories live. Discover now