1. Bölüm

6.5K 426 247
                                    

Nereye gideceğimden emin olmadan yürüyordum bu dar sokaklarda. Elimdeki çantayı sıkarken aklıma gelen tek bir isim vardı, Chan. Tek umudum oydu. Kalacak başka bir yerim yoktu çünkü.

Babamla kavga etmiştik, gerçi her zaman kavga ederdik ama bu seferki biraz daha farklıydı. Bir arkadaşı sevgilimle beni görmüş hemen babama yetiştirmişti. Düzeltiyorum, beni terk edip yüz üstü bırakan eski sevgilimle beni görmüştü.

"Senin gibi gay bir piçin evimde yeri yok. Siktir git gözüm görmesin seni." diyerek evden atmıştı. Eh istediği fırsat ayağına gelince kullanmıştı, suçlamamak lazım.

Bu çantayı da annem vermişti. Yüzündeki üzüntü kırıntılarını görmüştüm ama biliyordum ki her ne kadar evladı olsam da bu durumu öğrendiğinde iğrenmişti benden. Tek kelime etmeden acıyarak yüzüme bakmasından anlamıştım bunu.

Ezbere bildiğim kıvrımlı sokaklardan ilerlerken tanıdık evin önünde durdum. Çok sık gelmesem de iyi biliyordum yerini.

Kapıyı çalmadan önce derin bir nefes aldım. Burada olacağımdan haberi yoktu. Benim de git dese kalacak bir yerim yoktu.

"Hyunjin? Bu saatte ne işin var burada." burnumu duştan yeni çıktığını belli eden ferahsı kokusu doldururken konuşmuştu.

Boğazımı temizleyerek konuştum. "İçeri geçtiğimde anlatsam olur mu?"

Elimdeki çantayı yeni fark etmişti. Bir yandan oraya bakarken usulca başını salladı.

Buraya yalnız olduğunu düşünerek gelmiştim ama içeride, koltukta uyuyan mavi saçlı çocuk bu düşüncemin yanlışlığını kanıtlamıştı.

"Mutfakta konuşalım." arkamdan gelen sesin sahibinin peşinden gitmeden önce son bir kez baktım maviliye.

Orada olayı en baştan anlatmıştım. Chan'di bu kıyamazdı kimseye, beni şaşırtmamış kalmama izin vermişti.

"Sen içeri geç, çarşafları getireyim. Uykusuz görünüyorsun." uykusuzdum, bitmiş bir ilişkinin ve evden kovulmanın ağırlığı vardı üzerimde. Uyuşuk adımlarla içeri ilerledim. Mavi çocuk uyanmıştı. Doğru ya sormamıştım Chan'e bu kim diye, ehh o da söylememişti.

"Neden öyle bakıyorsun? Çok mu tuhafım?" yeni uyandığından mıdır bilinmez kalın çıkan sesiyle konuştu. Yanındaki boşluğa oturmadan önce hayır anlamında başımı salladım.

"Mavi.." dedi. "Mavi en sıcak renktir. Belki de bu boktan dünyada içimi ısıtan tek şey." yaşı benden oldukça küçük duruyordu. Yine de bu cüretkar kelimelerin beni etkilediğini inkar edemezdim.

"Hyunjin bu Felix." bu kadardı. Chan için sadece isimler önemliydi. Sıfatlar, hakkında söylenenler hiçbiri umurunda olmazdı.

"Felix, Hyunjin artık burada kalacak." başını salladı küçük olan. "Sen fazla takılma bana. Arada kalırım böyle. Seni rahatsız etmem." rahatsız etmemişti. Sadece merak etmiştim. En fazla 18'inde olan birinin ailesinin yanında olması gerekirken neden burada kalıyordu. Gerçi ben 21 yıllık hayatımda ne sevgi gördüm de başkalarının hayatını sorguluyorum öyle değil mi? Chan bunu sorgulamamışsa bana düşmezdi.

İçeriden çarşafları getiren Chan yan kanepeye benim için yatak açarken Felix'te tam zıttı kendi yatağını topluyordu. Saat oldukça geç olmuştu, en azından onun yaşı için tehlikeli bir saatti. İkimize de baş selamı verip çıktı evden.

"Nereye gidiyor?" dedim "Yaşı küçük değil mi bu tekinsiz sokaklarda dolanmak için."

Bir süre yüzüme bakıp omuz silkti. "Alışkın o." bende sormadım daha fazla.











Bahsettiğim mavi böyle bir şey değil ama hazır mavi Felix varken bu resmi de buraya koyayım dedim :)

Bahsettiğim mavi böyle bir şey değil ama hazır mavi Felix varken bu resmi de buraya koyayım dedim :)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Blue Is The Warmest Color || Hyunlix Where stories live. Discover now