20. Bölüm

1.7K 202 35
                                    

Parmakları arasındaki bitmiş sigarasını ezip yanıma gelene kadar izlemiştim balkondaki tüm hareketlerini.

"Solgun görünüyorsun." dedi.

Giydiği hırka ile aynı renk olan kahverengi koltukta yanıma oturmuş, kolumun altındaki yerini edinmişti. Ellerim karnım üzerinde bulunan eli kavradıktan sonra konuştum.

"Üşümüşsün."

"Değiştirme konuyu, bir şey mi oldu? Sorun işle mi ilgili?" evet.

"Hayır, mekan oldukça iyi. Patron memnun kaldı. Uzun bir süre orada çalacağa benziyoruz." keyiften yoksun bir şekilde güldüm.

Her gün Hyungwon denen adamı görmek koyuyor diyemedim.

Yüzünü, gömdüğü boynumdan meraklı çocuklar gibi heyecanla kaldırdı.

"Bir gün bende geleyim mi sizi dinlemeye?"

Sesinden belliydi, uykusu geliyordu.

Yutkundum..

Onu dizime yatırdıktan sonra konuştum. "Gel tabi."

Kocaman gülümsedi.

Bir süre gözleri kapalı dizimde yatmış, bense saçlarını okşamıştım.

Uyanıktı, biliyorum.

Uzun, mavi tutamları parmak uçlarıma dolarken konuştum.

"Hiç mavi dışında bir renk denedin mi?"

Mayışmaya başlamış sesiyle yanıtladı.

"I-ı. Uzun zamandır bu rengi kullanıyorum, sadece tonu değişiyor."

"Eh iyi ya, bir gün beraber boyayalım saçlarımızı. Sana da başka bir renk seçeriz, farklılık olur."

Parmaklarım arasındaki bir kaç tutamı serbest bırakıp saçını örmeye başlamadan önce söylemiştim.

"Maviyi ikimiz de seviyoruz." kucağımdaki kafasını kıpırdattı. Sanırım acıtmıştım.

"pardon." önemli değil tarzında bir işaret yapıp konuştu.

"İstemiyorum, kalsın böyle. Hem bu rengi değiştirirsem kime mavi çocuk diyeceksin?"güldü, gülüşüne güldüm. O gerçekten çok güzeldi.

"Kırmızı yapsak ya. O zaman da sana kırmızı çocuk derim."

Aslında bende istemiyordum bu tonu değiştirmesini. Mavinin bizim hayatımızdaki yeri çok başkaydı çünkü. Sadece onunla uğraşıp eğlenmek istemiştim.

Huysuzlukla kıpırdanıp yüzünü ekşitti.

"Kırmızı mı? Asla yapmam."

"Neden? Seni kırmızıyken görmek istiyorum. Eminim ki çok seksi olurdun."

Kocaman kahkaha attı.

"Hey ben zaten seksiyim tamam mı?"

Yumuşak yanaklarını iki yandan sıkıp ön plana çıkarttığım dudaklarına minik bir öpücük kondurdum ve konuştum.

"Seksi mi? Sevimlisin sen, tıpkı bir buluta benziyorsun."

"Hah,bulut mu? Şuna bak buldu da beğenmiyor."

Bir süre tatlı tatlı atıştıktan sonra tekrardan konuştu.

"Belki bir gün.. bir gün saçlarımı kırmızı yaparım, sadece sen istiyorsun diye. Yoksa hayatta yapmam bak. Ama o bir gün şimdi değil. Mavi saçlarımı seviyorum."

Ellerini mavi saçları üzerine koyarak konuşmuştu. Minik ellerinden birini kavradım.

"Beni bu kadar çok mu seviyorsun yani? Saçını kırmızı yapacak kadar?"

Çoktan örmeyi bitirdiğim başını kaldırıp dudağıma minik bir öpücük bıraktı.

"Seni saçımı kırmızı yapacak kadar çok seviyorum."

Sonra ayağa kalkıp hafif adımlarla aynanın karşısına geçti.

"Güzel oldu böyle." ördüğüm saçlarından bahsediyordu.

Gülümsedim. "Güzel oldun böyle.."













"Onu kaybetmek hiç bilemeyeceğim bir maviydi ,
Onu özlemekse yapayalnız bir koyu griydi.
Onu unutmak hiç tanışmadığın birini tanımaya çalışmak gibiydi.
Ama onu sevmek kırmızıydı.."

°°°
Red Felix olayı önemli, unutmayın bu kısmı :)

°°°Red Felix olayı önemli, unutmayın bu kısmı :)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Blue Is The Warmest Color || Hyunlix Where stories live. Discover now