Bende intikam almak için kapıyı üzerine doğru açtığımda sendeleyerek yere yapıştı. Gülümseyerek arabanın kapısını kapattığımda Jin değişik mırıltılarla inliyordu. "Jennie! Sen ne yaptığını sanıyorsun? Gecenin bilmem hangi lanet saatinde beni kaldırıp bokumu donduracak şu soğuğa çıkardın. Bir de üstüne bile isteye yeri yalamamı sağladın. Canıma kastın mı var?"

Parmağımı dudaklarımın üzerine koyarak susması için bir işaret yaptım. O sırada kalkmış, üzerini silkeliyordu. "İnsanlar uyuyor. Gel ve bana yardım et." diyerek Taehyung'un bulunduğu tarafından kapısına ilerledim. Jin arkamdan gelerek kapıyı açtı ve anlamayan bakışlarla onu süzdü. Başımı sallayarak anlatacağımı belirttim. Bir kolundan çekerek onu zorlukla ayağa kaldırır gibi oldu. Bende diğer koluna girdiğimde ikimiz aynı anda onu sürükleyerek evin içine götürdük.

Jin benim elimi çekerken onu izledim. Odasına götürüyor olmalıydı. Onu beklemek için salondaki koltuğa oturdum. Göz kapaklarım, belki de hayatımdaki en yoğun günü yaşamamdan dolayı ağırlaşıyordu. Başımı başlığa yaslarsam bir şey olmayacağını düşünerek yavaşça başımı koltuğun kenarına koydum. Birkaç saniye bile geçmeden uykuya yenik düşmek zorunda kalmıştım.

~

Belim ve sırtımdaki ağrı ile gözlerimi araladığımda aynı zamanda Jin'in sesini duyuyordum. Bir şeylere sitem ediyor olmalıydı. "Hani niye içersin ki? Ne derdin var sanki? Burada benim kollarım işlevini yitirdi ama Taehyung bey gece boyu götünü devirip uyudu. Ama ben o Jennie'ye soracağım bunun hesabını. Gecenin körü, dışarıda cinler halay çekerken bana in aşağı diyor! Ne çektim be!"

Esneyerek doğrulamaya çalıştığımda seslice inledim. Her yerim tutulmuştu. Yüzümü buruşturarak açık mutfakta birşeyler yapan Jin'e baktım. Kafasında bir saç bandı vardı. Dün geceki hayal mayal hatırladığım pijamaları da üstündeydi. "Hayır neden kas yapıyorsun ki zaten? Haydi ben malım! Bir kızın peşine canımı bile vermeye hazırdım.. Lan sevdiğinde yok ki! Kime yapıyorsun bunları, babanın hayrına milletin gözü gönlü açılsın diye mi? Kusura bakma ama karı kızın gözleri bayram edecek diye seni taşıyamam! Hani o kadar da değil. O zaman sarhoş olduğunda o kızları çağır onlar taşısın seni canım!"

Jin'in yine susmadan söylenmesine karşılık bıkkınlıkla derin bir nefes verdim. Destek alarak ayağa kalkmaya çalıştığımda canım fazlasıyla acımıştı. Bir şekilde kalkarak sarsak adımlarla Jin'in yanına ulaştım. "Bu kadar söylenmeni gerektirecek ne vardı Tanrı aşkına? İkimiz birlikte taşıdık hem." dediğimde bakışları bana döndü.

"Tabi odasına kadar kucağımda taşıdım resmen! Kendimi gerdek gecesinde gelini odaya taşıyan damatlar gibi hissettim. Bunun nasıl bir his olduğunu bilebilir misin?" dedi ve yeniden işine döndü. Masayı donattığını farkedince gülümsedim.

Gözlerimi kısarak ona baktım ve aklımdaki şeyi yaptım. Sırtına doğru zıpladığımda bacaklarımı beline doladım. Sesli bir çığlık attığında kıkırdadım. "Kız senin ben aklına sıçayım! İkimizi birlikte yakacaktın! Ömrümden bir on sene gitti!"

Kollarımı daha sıkı boynuna sararak başımı boyun girintisine koydum. "Hadi gezdirsene beni! Eskiden hiç inmezdim sırtından." dedim çocuk gibi. Elindeki eşyaları bırakarak arkasını döndü ve salona doğru gittik. "O zamanlar seni sırtımda unuttuğum bile oluyordu, o kadar zayıftın. Ama şimdi ne olmuşsun? Kollarımı kullanamayacağım gibi artık hiçbir uzvum çalışmayacak. Yemin ederim ne çektim be! Acınacak haldeyim."

"Haydi haydi!" diyerek hareketlendiğimde sesli bir çığlık attı. "Dur kız! Bir de zıplıyor ya!"

Kahkaha atarak başımı sırtına yasladım. O da dediğimi yaparak koşmaya başladı. Ben gülerken o da gülüyordu. Dediği kadar ağır olmadığımı nedenseyse on beş dakika boyunca beni taşınmasından anlamıştım. Sonunda yorulmuş olmalı ki beni indirdi. "Ay taman in! Cennetlik adamım da işte.." Kendini överek mutfağa geri döndüğünde Taehyung'a bakmaya karar verdim. Tam o sırada Jin bana seslendi. "Cho Hee Hanım yok. Git şu davarı uyandır sen!"

༆Sρσɾτʂ Cσαςɧ| Tαεηηίε༆ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now