🥊21

473 38 19
                                    


Annesi dönmedi. Babası onu görmeye bir kez olsun gelmedi. Ailesi olmadan Cho Hee teyzesinin yanında yaşadı, ama hep bir tarafı eksik kaldı.

•••••

Şişeyi devirdim ve Taehyung'a döndüm. Benden daha fazla sarhoş olmuştu. Bir türlü şişeyi ondan alamayınca bırakmış, hepsini bitirmesini izlemiştim. Şimdi ise denize doğru bakıyordu ve saat gece yarısını geçmiş olmalıydı. Onu nasıl eve götüreceğim hakkında bir fikrim yoktu. Kime haber verebileceğimi düşündüğümde farkettim ki pekte kimsem kalmamıştı.

Jungkook'a kırgındım. Jin evdeydi ve durumu iyi sayılmazdı. Jisoo'yu çağırabilirdim ama bir faydası dokunmazdı. Bu yüzden işin bana düştüğünü anladım ve ayağa kalktım.

Taehyung neredeyse uyumak üzereydi. Elimle omzunu itekledim. "Taehyung, hadi eve götüreyim seni."

Bakışları büyük bir ağırlıkla bana doğru döndü. Boş boş, daha çok hüzünün barındığı bakışlar endişeli harelerimi kolaçan etti. En derinlerine doğru bakarak içimi çözmeye çalıştı. Ama ulaşılmazdım.

Başını yavaşça iki yana salladı. "Hayır.. İstemiyorum.. Cho Hee Annem beni böyle görmemeli.." dediğinde onun için daha çok üzüldüm.

Rol yapıyordu. İyi değildi ama öyleymiş gibi olmayı tercih ediyordu.

"Toparlan Taehyung. Seni buraya ağlayasın diye getirmedim!" Kolundan tutarak çektim. Ancak bir santim bile kıpırdamamıştı.

"Dönmemiz lazım!" dedim bıkkınlıkla. Burnunu çekti. "Ah.. Uzun zamandır hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum.. Ama sanırım iyi geldi." Bakışlarım gözlerinden sonra biçimli yüz hatlarında dolandı.

"İyi geliyor, evet. Ama şimdi gitmeliyiz Taehyung." Derin bir nefes verdi ve başını salladı.
Rahatlayarak ayağa kalktım. Boş şarap şişesini elime alarak çöpe fırlattığımda Taehyung'da kalkarak sarsak adımlarla yanıma ulaşmıştı. Sendelediğini farkettiğimde belinden tutarak destek verdim. Şaşkınlıkla bana baktığında vakit kaybetmeden ağırlığının altında kalmamaya çalışarak ilerletmeye çalıştım.

O da sarhoşluğun etkisiyle zorda olsa yürüyerek arabaya ulaştı. Yaşım ehliyet için küçük olsa da annem bana araba kullanmayı öğretmişti. Normalde halka açık yerlerde kullanamazdım ancak saat gece yarısını çok geçmişti. Polisle karşılaşacağımızı sanmıyordum.

Taehyung'u ön koltuğa bindirerek kemerini bağladım. Kapıyı kapatarak sürücü koltuğuna geçtim. Nasıl sürmem gerektiğini aklıma kazıyarak dikkatle anahtarı çevirdim. Taehyung uykuya dalmış olmalıydı, sesi çıkmıyordu. Arabayı çalıştırdığımda dikkatle park yerinden çıkardım ve hız yapmadan sürmeye başladım. Tek tük arabalarla karşılaşmıştım ancak kaza yapmamı sağlayacak kadar fazla değillerdi.

Taehyung'un evine vardığımda telefonumu çıkardım ve Jin'i aradım. Uyuyor olduğuna emindim ama bu iri adamı tek başıma taşımam imkansızdı. Telefon son çalışlarında açıldığında Jin'in uykulu sesi kulaklarıma doldu. "Ne oldu kimsin bu saatte amına koyayım?!"

"Jin hemen aşağı in. Yoksa ben senin bir taraflarına koyacağım!" Arayanın ben olduğumu fark etmemiş olmalıydı ama küfür etmesine karşılığını vermiştim.

Birkaç dakika sonra saçları birbirine girmiş, yüzü uykulu olduğundan şişmiş, yine Taehyung'un olduğuna emin olduğum pijama takımları ve terliklerle arabanın yanına gelen Jin'i gördüm. Görünüşü tebessüm etmeme neden olurken üşüdüğünü zıplayarak gelmesinden anlamıştım. Ellerini kollarına sararak hızla sürtüyordu. Benim bulunduğum taraftaki camın yanına geldi ve cama sertçe vurmaya başladı.

༆Sρσɾτʂ Cσαςɧ| Tαεηηίε༆ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now