🥊20

461 40 6
                                    


"Geçmiyor Seok Jin. Hiç bir zaman da geçmeyecek. Bir gün değil altı sene de geçse.. Geçmiyor. Sadece güçlü olman lazım..

•••

Jin ile sarıldıktan sonra onu zor da olsa odasına göndermiştik. İçmek istediğini söyleyip durmuştu ama bir şekilde vazgeçirmiştik.

Şimdi ise dışarıdaki koltuklarda oturmuş, Cho Hee Hanım'ı dinliyorduk. Bize Jin'in gün içinde neler yaptığını anlatmış söyleyecek bir şey kalmadığında da susmuştu.

"Cho Hee Anne, biz gidelim en iyisi. Yüzümüze bakmaz bundan sonra bu.." dedi Taehyung ve ayağa kalktı.

"Tamam oğlum. Gidin bir yerlerde oturun, sıktım ben sizi." dedi üzgün bir sesle Cho Hee Hanım. Yapmaya çalıştığını az çok farketmiştim.

"Hayır, tabi ki sık-" İtiraz edecekken sözümü kesti. "Yok yok sıktım ben sizi. Gidin hadi bir baş başa kalın." İkimizi de sırtlarımızdan iterek çıkışa sürükledi. Hafifçe gülümseyerek önünde eğildim ve veda ettim. Taehyung'da annesine sarıldığında arabaya geçtik.

Emniyet kemerini bağlarken benimle göz teması kurarak konuştu. "Annemin kusuruna bakma, hep böyledir. Eğer yorgunsan seni eve bırakabilirim. Bugün bir çok şey yaşadın. "

"Aslında senin yanımdayken yorgun olduğumu hissetmiyorum bile. Annenin gönlü olsun diye bir yerlere gitmemiz de bence bir sakınca yok." diyerek onu da teşvik ettim. Onunla zaman geçirmeyi seviyordum, o yüzden de şu an birlikte olmak istiyordum.

Sanki beni iyileştiren oydu..

Taehyung bana çekingen bir bakış atıp yeniden yola döndü. "Ah.. Peki, sen nasıl istersen Jennie." Kaşlarımı çatarak yüzünü incelediğimde yine utandığını farkettim. Gülümseyerek omzuna vurdum. "Hey, sen yeniden utandın. Yanakların pembeleşti!"

Gözlerini büyüterek itiraz etti. "Hayır ne alakası var ya?! Benim yanaklarım doğuştan böyle bir kere!" Çocuk gibi mızmızlanıyor, bahane üretiyordu.

"Yalan söylüyorsun. En küçük şeyde yanakların kızarıyor ve elin ayağına dolaşıyor. Bu da.." Son harfi uzatarak onunla eğlendim. "Utanıyorsun demektir!" Taehyung'a baktım ve arabayı kenara çektiğini farkettim. Yüzü sinirli görünmüyordu ama eski halinden eser yoktu.

"Neden durdun?" diyecekken beni kolumdan çekerek kendine yaklaştırdı ve bacaklarımı onun koltuğuna uzatırken üstüme çıktı. Şaşkınlıkla ne yapacağımı bilemezken artık yüzü yüzüme çok yakın, vücutlarımız birleşmişti. "Seni öyle bir utandıracağım ki.." Bir anda yaşadığı kişilik değişimi korkmama neden olmuştu. O az önce konuştuğum Taehyung olamazdı. "Bu hayatımda tek utanacağım şey, annemin bir fahişe olmasıydı ve ondan o kadar utandım ki artık hiç bir şeyden utanmam. Herkes benimle öylesine dalga geçiyordu ki.. Ve sen benim hassas noktama bir çok kez bastın. Bir şey söylemek istemedim ama beni zorladın Jennie.. Bunu yapma, bir şeyi benim üzerimde irdeleme. Zararlı çıkacak sen olursun."

Dedikleri onunla alakalı öğrendiğim nadir şeylerdendi.

Üzülmüştüm.

Küçük yaşında bunları yaşamak zorunda değilken annesi yüzünden aşağılanmış bir çocuktu.

"Bilemezdim Taehyung. Bir dahakine dikkatli olurum." Ona kırıldığımı farketmişti. Bunu sakın bir dille söylemek yerine özel alanıma girerek yapmasına bozulmuştum.

Başını salladı ve bir eliyle belimi kavradı. Koltuktan kalkarken beni de yerime oturttu.

Tavrından pişman olduğunu anlamak zor değildi. Arabayı yeniden çalıştırdı ve gaza bastı. Geri kalan yolculuk boyunca hiç konuşmadık.

༆Sρσɾτʂ Cσαςɧ| Tαεηηίε༆ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now