Are you serious?

1.9K 148 324
                                    








Baekhyun

Duyduğumuz silah patlama sesleri devam ederken komodine giden Chanyeol'un eline silahını almasıyla endişeyle ona bakmıştım. Bu halde dışarıya çıkıp ne olup bittiğine bakmamız mümkün değildi. Seksten hemen sonra operasyona gidildiği de nerede görülmüştü? Önce temizlenmeliydik.

"A-aşkım, bu şekilde dışarıya gidemeyiz. Şu halimize bak, önce temizlenmemiz lazım." diye Chanyeol'a da düşüncelerimi belirttiğimde bana dönerek çatık kaşlarıyla konuşmuştu.

"Dışarıda ne olduğu belirsiz kurşun sesleriyle benim, senin ve tüm kışlanın güvenliği tehlikedeyken şu an bunu düşünemem, Baekhyun. Sen burada kal. Ben gidip geleceğim."

Bu da ne demekti?

Sözleriyle sinirlendiğimi hissederken saçlarımı karıştırarak alaycı bir kahkaha atmıştım. Sen burada kal, ben gidip geleceğim de ne demekti? Evde çocuk mu bakıyordum ben?

"Farkındaysan karın değil, askerinim ben Chanyeol. Emin ol en az senin kadar ben de düşünüyorum güvenliğimizi. Fakat sence de bu şekilde göreve gidecek olman vatanına bir saygısızlık değil mi? Üstün menilerle kaplıyken bana karşı çıkman çok saçma. 2-3 dakikada duş alabilirsin. Ama eğer illa gideceğim diyorsan buyur yol senin, sonuçta sen kendine bunu yakıştırmışsan bu durumda bana laf etmek düşmez." diye konuştuğumda Chanyeol tam kapıdan çıkacaktı ki son dakika bundan vazgeçip yine bana dönmüştü. "Sikeyim..."

Kazandığımı anlayarak tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda o da cebinden telefonu çıkarıp panikle bir numarayı tuşlamıştı. "Alo, Suho? Ne oldu? Ne... Nasıl? Tamam... duş alıp geleceğiz hemen. Bekleyin biraz. İki dakika bile sürmeyecek. Müsait bir halde değiliz... Evet. Teşekkür ederim, dostum."

Konuşması biter bitmez bana dönerek "Bebeğim, hadi hızlı bir duş alalım, bizi bekliyorlar. Kışlanın dışında silah patlama sesleri duymuşlar. Konum, yaklaşık olarak 10-15 kilometre uzaklıktaymış." diyerek kısaca durumu açıkladığında elimden tutarak hızlıca küvetin içine çekmişti. Fıskiyeyi açıp başımızdan aşağı suların akmasına izin verdiğinde birden hissettiğim soğuklukla çığlık attım. Şerefsizler ateş edecek başka zaman mı bulamamıştı?

"Özür dilerim güzelim ama acele etmeliyiz biraz." diyip alnımı öptüğünde şampuanını saçlarıma dökerek köpüklemiş, artan köpüğü de yüzüme sürüp kendi menilerini iyice temizlemişti.

Aynı işlemi kendine de uyguladığında life de aynı hızda duş jelini boşaltarak önce benim vücudumu temizlemiş sonra kendi vücudunu da köpüklemişti. Ulan bari bir yıkayıp kendini köpükleseydin.

Tekrar suyu açıp bizi baştan aşağı yıkamaya başladığında kedi gibi titreyerek sıcaklığına sokulmaya çalışıyordum. Şimdi nereden çıkmıştı bu operasyon? Amına koyayım bir işimiz de rast gitse şaşıracaktım.

Sonunda yıkanma işlemimiz bittiğinde Chanyeol, beni havluya sararak kucağına almış ve odaya koşmuştu. Ya, bebek miyim ben! Kendini havluya sarmadan beni sarıyordu resmen.

"Chanyeol!" diye hayretle konuştuğumda beni yatağın üstüne oturtmuş ve dolabına uçarak üniformalarını giymişti. Ardından bana dönerek yerdeki gri eşofmanıma ve siyah polarıma bir bakış attığında hızlıca kendi dolabından benim bedenime uygun olan yedek üniformaları çıkarmıştı. Eskisi yırtıldıktan sonra komutan Suho ne olur ne olmaz diye iki tane yaptırmıştı. Ve şu an ne kadar ileri görüşlü bir adam olduğunu anlayabiliyordum.

"Bebeğim, hızlıca giy bunları. Seninkiler de kirlendi." dediğinde sıkıntılı bir nefes vererek ayağa kalkmış ve üstümü giyinmiştim. Beyaz sporlarımı da ayağıma geçirdiğimde o da botlarını giymiş ve elimden tutarak birlikte dışarı doğru koşturmuştu bizi. Gece gece ne yaşıyorduk cidden? Umarım operasyon buna değerdi.

Hey, Soldier! (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin