-20-

499 53 31
                                    

Beklenen o gün gelmişti.

Teoride desen zehir gibi pratik dersen sallanmakta olan gün, bilgileri pratiğe dökme günü.

Kugisaki heyecanla oradan oraya voltalar atarken Itadori de ısınma hareketleri yapıyordu, Fushiguro'ya baktığımda telefonla uğraştığını görmüştüm, bitse de gitsek diyordu içinden muhtemelen.

Modumsun sağ kolum.

"Güüünaaayyydınn sevgili Nobara-chan bakıyorum çok formundasın! Ah günaydın Yuji-kun, görüyorum sen de bayağı isteklisin, sana da günaydın Megumi-kun, her zamanki suratsızlığın günüme renk katıyor ve günaydın tarçınlı çöreğim, her zamanki gibi çok güzelsin!"

Biri şunu sustursun, derhal.

İkinci sınıflarla birinci sınıflar arasında geçen dövüş mücadelesi mi ne denir bilemiyorum ama Maki ve Fushiguro'nun üstünlüğü ile sonuçlanmıştı. Herkesin farklı bir stili vardı ve haliyle aynı durumlar altında dövüşülmüyordu.

"Ben... BUNU KABULLENEMEM!" Kugisaki bağırırken Gojo'ya baktığımda sırıtmakla meşguldü.

"Madem öyle daha çok çalışmalısın Nobara-chan." dedi gülümseyerek.

"FUSHIGURO'YA VERDİĞİNİZ DERSLER GİBİ BANA DA DERS VERMENİZİ İSTİYORUM!"

"Beni dahil etmesen olmuyordu değil mi..?" Dedi Fushiguro bıkkın bir şekilde.

Gojo'ya 'Sonlandır şunu.' dercesine bir bakış attım. Elini çenesine götürdü ve düşündü bir süre. Sonra parmaklarını şıklattı. 

"Buldum! Madem kabullenmek istemiyorsun arkadaşlarınla dövüşmeyi ve de sonuçları... Yeni sonuçlar için Kyoto'nun öğrencilerini çağıralım! Utahime-chan'ın beni kıracağını sanmıyorum."

Sonlandır diye baktık iyi ki... 

Olanlardan sonra dağılmıştık. Okul müdürünün bana kaş göz yapmasıyla yanına gitmiştim. Kapıyı kapattıktan sonra karşıma geçmişti.

"Ne o yargısız infaz günü mü?" dediğimde gülmüştü. 

"Hayır, senin okuldaki son günlerin, tadını çıkartsan iyi olur."

"Genelde böyle derler ama bir yere gitmeyi pek düşünmüyorum." dedim kollarımı kenetleyip. 

"Satoru'yu arkana, yanına, yakınına hatta odana alman... Olacakları değiştirmeyecek Mai."

"Düzgün konuşun Masamichi-san aksi takdirde olacaklardan da ben sorumlu değilim."

Satoru... Nasıl da yetişmiştin... İmdadıma.

Bir açıklama duymadan, yapmama izin vermeden beni müdürün odasından çıkarttı.

"Bu geri kafalılar yüzünden mesleğime dört elle daha da sıkı sarılıyorum işte." dedi müdürün kapısına doğru bağırarak. 

"Boşver ben önemsemedim." dediğimde çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

"Yüz ifaden hiç de öyle demiyordu ama."

Tabii ki de diyemezdi yüz ifadem. Ne yapabilirdim ki?

Yanlış mı yapmıştım eğitmenliği seçmekle diye düşünmeden edememiştim. Denemeden olacakları, bitecekleri bilemezdik elbette. Denemekten zarar gelmezdi bu kadar emek vermişken meslek adına. Yetenek varsa hele ki boşa harcanmamalıydı elbette. 

Ama şu anda maruz kaldığım bu durum beni verdiğim kararları sorgulatmaya yetiyordu işte.

Odama gittiğimde yine aynı şeyleri düşünüp durmaya devam etmiştim. Böyle olmasaydı nasıl olurdu acaba diye sürekli düşünmeden edemiyorum, sanki mükemmel olabilecekken mahvolmuşum gibi hissettiriyordu olup bitenler. Hayat sanıldığı gibi her zaman ileri doğru gitmiyordu, kimi zaman ya duruyordu ya da daha da geriye gidiyordu işte. 

Wheel of Fortune (Gojo Satoru)Where stories live. Discover now