-11-

652 67 59
                                    

Gojo

Ne düşündüğümü soruyorsun
Sana ne düşündüğümü söyleyeceğim
Senin düşüncen her ne ise
Bana unutmayacağım bir şey söyle
Fakat bana tekrar söylemek zorunda kalabilirsin
Bir arkadaş için yapabileceğin şey çok çılgınca
Devam et ve ağla küçük kız
Kimse yaptığın şeyden hoşlanmıyor
Ben seni anlıyorum
Ve sen benim küçük kızım olsaydın
Yapabileceğim ne varsa yapardım
Seninle kaçar ve saklanırdım
Yağmurda ismini yazmaya çalıştım
ama yağmur hiç yağmadı.
Bu yüzden 'güneş' ile denedim
Gölge, her seferinde en kötü zamanda geliyor.
Öğrenmen için nasıl da çabalıyorum
Nasıl sana alıştığımı
İlk bırakıp gittiğinde ağlamamıştım
Tam olarak burada değilim, ondandır belki de.
Bir yarım yok olduğunda,
Bunu daha iyi anlamıştım.

"Ben kazandım tilki..."

Sözlerim ona bıçak kadar keskin bir şekildeymiş gibi iletilmişti, bu haline yandan gülümserken aklıma başka şeylerin gelmesiyle biraz daha gülümsemeye başlamıştım.

"Kazandığıma göre... Bunun bir ödülü olmalı değil mi?" Yandan gülümsememe karşılık olarak daha düz bir ifade ile bana bakan Mai'ye diktim gözlerimi.

İçinde fırtınalar kopsa da yüzüne asla yansıtmıyordu, her zamanki gibi.

"Ödülün belli zaten, benimle konuşman." Dediğinde güldüm. Gözlerini devirdi ve çıkmak için yine hamle yaptı, yine engel oldum.

"Ben şaka yapmıyordum." Sesim bir tık ciddi çıkmıştı. Her ciddi sesimde korktuğu gibi yine korkmuştu bu halimden. Bakışlarından anlayabiliyordum.

"Ne istiyorsun?" Dedi kollarını kenetleyerek. Gülümsedim bunun üzerine.

"Öncelikle..." dedim ve kenetlemiş olduğu kollarını çözdüm.

"Bu ciddi tavırdan kurtulmanı istiyorum."

Bir şey demedi ve yere bakmaya başladı. Eğildim ve yere yatıp bakışlarının yeri değil beni bulmasını sağladım.

"Sonra... Boş boş yere bakmak yerine bana bakmanı istiyorum."

Hem de uzun zamandan beri.

Gülümsemeye başladı bunun üzerine. Eğildi ve yere oturdu.

"Başka?" Tek kaşını kaldırarak sorduğu soru karşısında yüzüne dokunmuştum. Elim usulca yanağında gezinirken yanağının ısınmaya başlamasıyla hazır olan gülümsemem yerini almıştı, artarak.

"Zamanında kendime itiraf edemediğim şeyleri sana itiraf etmek istiyorum." Cümlem mırıltı şeklinde çıkmıştı. Yüzüme doğru eğilmesiyle yutkundum.

"Neyi bekliyorsun hala o zaman..?"

Aynı mırıltıyla karşılık verince yutkunmuştum.

Gözlerindeki o yoğunluk kalp atışlarımı hızlandırırken burnuma dolan kokusu gözlerimi kapatmama neden olmuştu.

Başımı yerden kaldırmış ve yere oturan Mai'nin bacaklarının üzerine koymuştum.

"Yatacak yer yoktu çünkü." Dedi bana bakarak.

"Var da bu kadar rahat değil." Dedim yandan gülerek.

"Dünyanın en zor işini yapacaksın dendiğinde açıkçası çok da sallamamıştım. Nelerle uğraşıyorum ya..." dedi iç geçirerek. Sonra elini saçlarıma götürdü ve saçlarımla oynamaya başladı. Gözlerimi kapattım. Geçirdiğim zor zamanlar geldi aklıma aniden. Kimi zaman olan çöküşüm, kavgalarım, iş odaklı olmama rağmen odak noktamın değişimi... Zorlukların bedeli güzel günlere yol açmıştı. Mutluydum, huzurluydum. Bir zamanlar 'huzursuzluk' adıyla anılırdım, kendi iç dünyam tarafından, şu anda tamamen huzura kavuşmuştum. İç dünyam, şu anda utanırlar mıydı söylemlerinden..? Sanmam gerçi.

Wheel of Fortune (Gojo Satoru)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora