-6-

859 88 46
                                    

Sonuç itibariyle kaç saat geçmesine rağmen hiçbir şey olmamıştı ve okula geri dönmüştük.

"Ben acıktım Mai-chan yemek yapsan da yesek mi acaba? Bu saatte yemekhanede bir şeyler kalmamıştır da."

"Sen neden hazırlamıyorsun acaba?" Dediğimde ellerini cebine yerleştirdi.

"Aşçılık konusunda master yapan sensin çünkü. Yapsam da yaptığımı beğenmezsiniz şefim şimdi." Dediğinde hak verdim. Mutfağa gittik ve ona yemekhanede beklemesini söyledim. Tabii beni dinlemedi, başımda beklemeye başladı.

"Kaynanam mısın ne diye tepemde dikiliyorsun git işte ben getireceğim." Dedim arkamı dönüp ona bakarak.

"Yemek konusunda nasıl olduğunuzu görmek istiyorum Nanami-san."

Cevap vermedim ve bulabildiğim malzemelerle pratik bir şeyler hazırlamaya başladım. Saatin geç oluşu ağır yemek için uygun değildi.

Birer sandviç hazırladıktan sonra duvara yaslanan Gojo'nun yanına gitmiştim.

"Ayakta uyuyorsun." Dedim dürtükleyerek. O kadar uyuyordu ki sonsuzluğunu bile devre dışı bırakmıştı.

"Ama açım da." Diye sızlanınca eline verdim sandviçi.

"Yolda yersin o zaman." Gideceğim esnada omzumdan tutmasıyla durdum. Derin bir nefes aldım ve yemekhaneyi işaret ettim. Sürüne sürüne gitti yemekhaneye, ardından da ben, ama normal şekilde.

Masaya oturduğumuzda sessiz bir şekilde yemeye başladık. Tabii yedikçe gözü açıldı Gojo'nun, gözüyle beraber çenesi de.

"Bu basit bir yemek oldu şef yeteneklerini kanıtlamaz, kabul etmiyorum!"

"Bunu bulduğuna şükredeceğine söylediklerine bak, bir daha bunu da bulamazsan görürsün." Dedim son lokmamı ağzıma atarken. Bir anda bana doğru uzanmasıyla ben de refleks olarak geriye çekildim.

"Keşke büyümeseydin diyorum bazen şöyle yapınca, amma ters davranıyorsun bana..."

"Sen de beni gıcık etmek için elinden geleni yapıyorsun ama, küçükken öyle yapmazdın hatırlatırım." Dediğimde gülümsemeye başladı.

"Hatırlar mısın bir gün bahçede koşarken benim kazdığım çukura düştün niye Nanaminden azar yiyecekken kendimi düşmüş gibi göstermiştim."

Gerçekten de öyle olmuştu, hızlıca kıyafetlerimi temizlemiş, kendisi çukura girip çamura bulanmıştı. Üstelik ben kuru yere düştüğüm için o kadar kirlenmemiştim ama o sahici olsun diye ıslatmıştı bütün çukuru.

"Temizleyemediğim yerlerimi de bu böyle olmayacak, sen beni kurtarmış süsü ver diyip temizlediğimiz yerleri tekrardan, üstelik ıslak bir şekilde, batırmıştın." Dedim gülerek. Bunun üzerine o da gülmeye başladı.

"Bir kere de Nanamin'in sırtına atlayıp bütün saçını fırçayla taramış, toplamış ve kaçmıştım. Tabii tarak ve toka senindi."

Anılar gözümün önüne geldikle gülmeye başlamıştım.

Biz daha küçükken abimin liseye başlamasından önce bir başımıza kalmıştık. Henüz reşit olamayan ve de ev alacak kadar parası olmayan abimin kanatları altına sığınmaktan başka seçeneğim yoktu elbette. Kaldığı okul yatılı bir okul olduğu için beni de almışlardı, mecbur olarak. Gerek Gojo ile Gerek Leiri-san ile de... O şekilde tanışmıştık.

Abim mezun olur olmaz bir işe başlamıştı. Parasını kazandığı vakitte de ve de ailemizden biriktirdiğimiz para ile güzel bir eve sahip olmuştuk. Zamanında o da çok çabalamıştı ben de. Her ne kadar jujutsu büyücüsü olmak istemese de abim... Yeniden dönmüştü büyücülüğe.

Wheel of Fortune (Gojo Satoru)Where stories live. Discover now