-8-

834 89 47
                                    

Erkenden yatmam sabahın saçma bir saatinde uyanmama sebep olmuştu haliyle. Yataktan kalktığımda pijamalarımla yatmadığımı anlamıştım aynadaki korkunç görüntümden sonra. Hızlıca pijamalarımı giymiş ve henüz aydınlanmaya başlamayan gökyüzüne bakmıştım odanın penceresinden.

Uykumu almıştım, yatsam bir daha uyuyamazdım, böyle de zaman geçmezdi. Klasik bir insan zorla da olsa kendisini uyutmaya çalışabilirdi, Nanami Mai asla.

Kendimden üçüncü bir kişiymiş gibi bahsederek adımlarımı mutfağa yönelttim. Sabahın köründe kahvaltı etmek yerine kruvasan yapma kararını vermiştim çünkü. Yolda giderken. Mutfak yolunda giderken. 

Umarım hak yolunda da ilerlerim bir süre sonra.

İçimdeki şeytanla mı, yok, ne hak yolunda ilerlemek, o ne demek.

Her neyse.

Mutfağın ışıklarını yaktım ve işe koyulmadan önce malzemeleri buldukça tezgaha çıkartmaya başladım. Her şey eskisi gibiydi işin ilginç tarafı. Önceden un neredeyse şu anda da oradaydı. 

Maya bulamayacağımdan korksam da aklıma hemen evden getirdiğim maya gelmişti. Odaya geri dönmüş ve koşa koşa alıp mutfağa geri gitmiştim. Kolları sıvayıp hamuru yoğurmanın vakti mayanın da bulunmasıyla gelmişti.

Hazırladıktan sonra fırına vermiştim hamurları. Genelde olana kadar fırının başında beklerdim, karşısına geçip adım adım pişmesini izlemek eğlencem denebilirdi. Yine öyle yapacaktım anlaşılmıştı.

Bacaklarımı karnıma kadar çektikten sonra fırını izlemeye başlamıştım. İşin ilginç tarafı acıkmamıştım da. Acıkmam gerekiyordu şu ana kadar. Dalgın dalgın pişme sürecini izlerken önüme bardak uzatılmasıyla irkilmiştim.

"Bu kadar emeğe karşılık olarak bir bardak güzel, sıcak çikolata!" Gojo'nun gülümsemesiyle gülümsemiş ve uzattığı fincanı almıştım. Fincanı elime almamla dışındaki soğukluğu fark etmem de aynı anda olmuştu.

"Bu soğuk." dedim kokladığım esnada. Çikolata olup olmadığından şüphelenmiştim bir miktar.

"Ihm... Şey... Odadan buraya kadar soğumuş olabilir... O zaman... Güzel bir bardak çikolata?"

"Çikolata olduğuna emin miyiz? Kakao tozu gibi duruyor." 

"O zaman... Güzel?"

"Meh, benim kadar değil." Gülmemek için zor tutuyordum kendimi.

"BARDAK!" diye bağırdığı anda kahkahamı tutamadım. Her zaman o mu çıldırtacaktı beni?

"Sabah sabah senden önce davranayım dedim." Yudumlarken söylemiştim bunu. Kollarını kenetledi ve düz bir ifadeyle bana baktı. Daha sonra fırına döndü.

"Sabahın bir köründe yemek yapmak mı? Hem de... O KRUVASAN MI?!"

"Evet, uykumu almıştım boş durmak istemedim."

"Kahvaltıyı sıkı edecek olmamız iyi olacak çünkü göreve gideceğiz." 

Ders yine yalan oldu desene.

Pişme süresinde Gojo da başımda durmuş ve çene çalmaya devam etmişti. Sabahın köründe bu kadar enerjik olmasını anlamıyordum. Bunu diyen ben sabahın köründe kruvasan yapmış olabilirim ama benim kadar konuşkan biri bile sabah sabah Gojo kadar konuşmazdı herhalde.

Fırından çıkarttıktan sonra sakince tepsiyi tezgaha koydum. Tepsinin başına üşüşen Gojo'yu elimle iteklemeye çalışsam da dokunamadığımdan ötürü hamlelerim boşa gitmiş oldu.

Wheel of Fortune (Gojo Satoru)Where stories live. Discover now