-3-

1.3K 123 19
                                    

Bir günümü harala gürele geçirdikten sonra ikinci günüme daha sakin bir şekilde başlamıştım.

Ders programı falan olması gerektiğini düşünüyordum kendi kendime. Gerçi Gojo düzenli bir insan sayılmazdı, kafasına estiğini yaptığı için ders programıdır, zamanlamadır hak getire. 

Yine de bir şeylerin başlangıç ve bitiş saatleri olması gerekiyordu, yoksa öğrenciler nasıl hareket edeceklerdi?

Ayrıca bu adam bana niye hiçbir şeyden bahsetmemişti?

Gojo'yu bulabilmek adına odasını arıyordum. Öğrencilerden birini yakalamış ve öğrenmiştim odasını. Gittiğimde telefonla konuşuyordu ve yüzü hiç de hoşa gidecek bir ifadede değildi. Telefon görüşmesinin bitmesini bekledim dışarıda. Bittiğini oflamasından anlayarak içeri girmiştim. Yüz üstü bir şekilde yatağına bırakmıştı kendini.

"Reddedildim." direkt olarak kurduğu cümle bu olunca kaşlarım çatılmıştı. Ama ses tonundan da bir randevu meselesi olduğu belliydi.

"Kyoto'nun öğretmeni tarafından mı yoksa Leiri-san tarafından mı?" 

"Hayır, Nanami Kento diye biri tarafından."

Cümlesine gülerken yastığı tuttuğu gibi bana fırlatmıştı.

"Hey hey abim olması hıncını benden çıkartacağın manasına gelmiyor."

"Bal gibi de geliyor senin adının içinde de Nanami bulunmuyor mu otomatik olarak sen de beni reddetmiş sayılıyorsun!" İkinci yastığı fırlatacağı sırada kenara çekildim ama beklediğim gibi atmadı.

"Sayılmıyor bu ilk diyeceğim şey ikincisi abime ne dedin de seni reddetti üçüncüsü ders programı diye bir şeyin olması gerekiyor hani okuldayız bunu da benim bilmem gerekiyor?"

"Ay dur çok sıraladın kendime geleyim." Doğrulduğu esnada söyledi bunu. Derin bir nefes aldım ve kollarımı kenetleyip vereceği cevapları beklemeye başladım.

"İlk olarak hiç de bile sayılıyor, ikincisi yemek yemek istediğimi ve genel konuşmak istediğimi söyledim ama daha içeriği bile bilemeden reddetti beni kalbim paramponçik."

"Paramponçik?" Dudaklarını büzdü ve tekrar ettiğim kelimesini usulca onayladı.

Sen nasıl 28 yaşındasın ya?

"Ha ders programı ki en önemlisi... Şöyle aslında daha önceden hiç böyle bir durum yaşanmadığı için ben de hazırlığında bulunmamıştım, beraber göreceğiz."

Cevabı zerre bilgi vermedi bana. Bakışlarımdan bir şeylerin yanlış olduğunu anlamış olacak ki elini çenesine götürdü ve bir süre öyle durdu.

"Buldum! Ben ne dersem onu yapacaksın!" 

"Ben senin emir kulun değilim, meslektaşınım!" dedim yüzümü buruşturarak. Ayağa kalktı ve karşıma geçti, parmağını usulca burnuma doğru uzattı, gülümseyerek.

"Meslektaşım değil, meslektaş adayımsın."

Ciddi şekilde kurduğu cümleden sonra burnuma hafifçe dokundu. Kaşlarım çatık şekilde geriye çekilirken ne yapacağını bekledim. Durdu bir süre, sonra bana döndü.

"Çocuklarla seni bir yeri araştırmanız için göndereceğim."

"Anlık karar mı bu?" dediğimde duraksadı.

"Önemi olması gerekiyor mu bunun?" dediğinde derin bir nefes aldım.

Yıllardır planlı ve programlı çalışan bir insandım. O kadar tertip ve düzenden buraya düşmek... 

Wheel of Fortune (Gojo Satoru)Where stories live. Discover now