Bölüm 34

154 12 28
                                    

Dylan

Günler birbirini koşarak takip etti. Zaman giderek daralıyordu ve benim canım daha çok acıyordu. Tyler hâlâ çalışıyordu ve çoğu zaman okula bile gidemiyordum. Bu benim için çok zordu ama Tyler bana çok yardımcı olmuştu, hâlâ oluyordu. İki ay geçmiş artık doğmasına bir aycık kalmıştı.

Saat dördü elli beş geçiyor ve beş dakika sonra Tyler gelecek. Bende odadan çıkıp aşağı inecektim ki bir şeyin yere düşme sesi geldi. Yere baktım ama bir şey yoktu. Bende yere eğildim ve yatağın altına baktım. Düğmem kopmuştu. Uzanıp düğmeyi aldım. Buraya kadar hiçbir sıkıntı yoktu ama kalkmaya çalıştığımda her yerim kasıldı. Kalkamıyordum. Yere kapanık bir şekilde kaldım. Tek olumlu şey Tyler'ın gelecek olmasıydı.

Elimi karnıma koydum ve sıkıca kendime sarıldım. Terlemeye başladım. Öleceğimi düşünüyordum ama son anda Tyler geldi.

Tyler: Ben geldim bebeğim

Sesimi çıkaramadım sadece gözümden yaşlar akarken sessizce onu bekledim. Hiçbir yerimi hareket ettiremiyordum.

Tyler: Dylan?

Koşarak yukarı çıkan ayak seslerini duyduğumda biraz gülümsedim. Odaya girdiğinde "ne yapıyorsun" diye sordu. "Kalkamıyorum" dediğimde ise beni kucağına alıp yatağa yatırdı.

"Şşh tamam geçti"

Dylan: Canım acıyor

"Biliyorum bebeğim. Birazdan geçecek"

Bunu biliyordu çünkü bu kasılmaları sık sık yaşıyordum. Aniden yerimde kalakalıyordum ve Tyler'da artık alışmıştı.

Tyler yavaşça elini karnımda gezdirirken büyük bir kahkaha attım. "Gıdıklandım"

Tyler: Sen karnından gıdıklanmazsın ki

Hâlâ eli karnımdaydı ve hareketlerine devam ediyordu. O hareket ettikçe bende kahkahalarla gülüyordum. "Cidden gıdıklanıyorum"

Benim gülüşüme o da güldüğünde elini çekti ve alnıma büyük bir öpücük bıraktı. "Sana kek aldım" dediğinde gözlerine baktım. Kasılma geçmişti. Bende ayağa kalkıp onu takip ettim. Aşağı indiğimizde öylece yere fırlatılan kekleri gördüm. Endişelenmiş olmalıydı. Hızlıca kekleri alarak koltuğa oturdum.

"Önce yemek yeseydin mi" sesini duyduğumda kafamı iki yana salladım ve birinci paketi açtım. Bu garip bir şeydi. Normalde kek sevmezdim ama geçenlerde markette gördüğüm keki almıştım. Sonrası ise fazla kaçırmış olmalıydım.

Yarım saat sonra Tyler yemeğini yiyip yanıma oturmuştu. Hızlıca önümdeki içinde sadece iki kek kalan poşeti aldı. "Sen ne yaptığını sanıyorsun" dediğinde elimi uzattım ve poşete yaklaşmaya çalıştım ama Tyler poşeti geri çekti ve işaret parmağını bana uzattı. "Yirmi tane vardı bu poşetin içinde. Şu ağzına bak"

"Sadece iki tane daha lütfeeen"

Tyler kafasını iki yana salladı ve ayağa kalkıp salonun kapısını kapatarak kekleri götürdü. Bende telefonumdan kendime baktım. Kek, ağzıma bulaşmış çikolataya kafasını batıran çocuklar gibi duruyordum.

Tyler elinde bir ıslak mendille geldi ve yanıma oturup ağzımı sildi. "Tyler" dediğimde mendili çekti ve sildiği yeri öptü. "Bana bakmaktan sıkılıyor musun" diye sorduğumda ise hiç düşünmeden kafasını iki yana salladı.

"Bu bakmak değil Dylan. Bu bir zorunluluk"

"Bana bakmak zorunda mı hissediyorsun"

"Hayır. Sadece sen benim kızımı taşıyorsun"

Onu sevme| HobrıenWhere stories live. Discover now