12: BEYAZIN LEKESİ

223 21 7
                                    




12: BEYAZIN LEKESİ

Sancak, At İçine

Heat Waves, Glass Animals

Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmezseniz sevinirim.


12:

Gerçeklerin gölgesinden sıyrılıp yalanlara attığım ilk adımda, kendimden uzaklaşmıştım.

Kendimden uzaklaşırken, yanlış kapılarda durmuş, durduğum kapıların yanlış olduğunu ise o kapıları çalmaya cesaretim olmadığı için kendime söylememiştim.

Lise birinci sınıfta, hazırlık bittiğinde ve okula başladığımızda bir üst dönemdeki bir çocuktan hoşlanmıştım. Kendimi tanımadığım için çocuğa da kendimi tanıtamamış, çocuğun benden hoşlanmayacağını düşündüğüm için teneffüslerde çocuğu görmek için bile bir şey yapmamıştım.

Çocuk benim varlığımı ondan bir adım geri durmam sayesinde fark etmişti. Konuşmaya başladığımızda beni tanımak için sorduğu soruları hatırlıyordum ve biriyle tanışmaktan neden korktuğumu daha iyi anlıyordum. Biriyle ilk tanıştığında sorular her zaman aileye takılırdı, takıldığı yerin bir yarayı nasıl tekrar açtığını belli etmemek için her zaman geçiştirmenin bir yolunu bulur, o soruları başka bir sorunun gölgesinde bırakırdım. Onunlayken de öyle yapmıştım. Bir gün bana soruları direkt sorduğunda, bunu yapmamın artık bir fayda sağlamayacağını, herkesin karşısındakini tanımak için önce ailesini tanımak istediğini ise acı bir şekilde anlamıştım.

Veli toplantısı günü, annem de babam da gelmemişti, sorularını o gün sormuştu. Bir kere, iki kere, üç kere. Diğer velilerin o boş sandalyeye bakarken aklından geçen düşünceleri düşünmek bile beni gererdi. Hem bir annesiz, hem bir babasız büyümek bu hayatın en adaletsiz yansımasıydı.

Oysa bir annemin ve bir babamın olduğunu biliyordum. Bir yerdelerdi, nefes alıyorlardı ama asla benim yanımda değillerdi. Benden uzakta aldıkları nefes benim soluğumu kesmek içindi.

Şimdi ise babamın geri döndüğünü biliyordum, yolladığı adam bunun habercisiydi, yıllar sonra Türkiye'ye ayak basacaktı ve bunun sebebi iyi olmaktan çok uzaktı.

Türkiye, onun her şeyi elde ettiği, sonra da bir hiçe dönüştüğü yerdi.

Babam hiçe dönüştüğü yeri, insanlara da hiç etmeye geliyordu.

Yakut'un arkasından koştuğu patlama sesinden sonra, camdan gördüğüm adamın bana kendini belli ettikten saniyeler sonra yok olmasıyla derin bir nefes aldım. Burada duramazdım. Yakut'un bana kalmamı söylemesine rağmen gecenin karanlığında onun ardından kapıdan çıkarken, Turna'nın sese uyanmamasını dileyerek hızla dışarı adım attım.

Pencerelerden dışarıyı aydınlatan ışıklar söndüğü için ortalık iyice karanlığa gömülürken, gözlerim Yakut'u arıyordu. Kalbimin hızla attığını biliyordum, nedenini korkuya yoruyordum ama kim için korktuğumu bile bilmiyordum.

Kendim için mi yoksa Yakut için mi korkuyordum, bilmiyordum.

Az ileride, bir sokağın kenarında kulağındaki telefonla konuştuğunu gördüğüm an, onun da gecenin sessizliğine inat kalbimin hızla attığını duyar gibi başını birden bana çevirip doğrudan bana bakmasıyla, telefonu son kez bir şey diyerek kapattığını gördüm. Ben ona ulaşamadan o hızla durduğu kaldırımdan inip benim yanıma gelirken, yüzündeki kusursuzluk zihninde dönen çarklar yüzünden gergin bir ifadeyle birleşmişti.

SEFİR YAKASIWhere stories live. Discover now