22: TAKİPÇİNİN KAYDI

164 21 21
                                    



22: TAKİPÇİNİN KAYDI

Radiohead, Let Down
Daguerreotype, Olivia Belli
Pilli Bebek, Olan Biten

Lütfen yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin. Bana çok iyi geliyor bunları görmek, daha bir hevesle yazıyorum.

Her şeyden kaçabilirdin ama bir hiçlikten kaçamazdın. Bilmediğini göz ardı edemezdin ama bildiklerini inkar edebilirdin. Öğrenmeliydim, her şeyi. İnkar etmek için bile olsa. Arkamda bıraktıklarımın nasıl kaldığını, bilmem gerekenleri, peşimi bırakmayacak o geçmişin ayrıntısını.

Bilmeliydim, bir ölüme kimin ellerinin bulaştığını.

Ricco'nun gerçekten bir cinayete mi kurban gittiğini, babamın haklı olup olmadığını.

Ama aslında içten içe biliyordum, babam her şeyi söyleyebilirdi ama yalan söylemezdi. Söylenen yalanların altında korkular yatardı, babam hiçbir şeyden korkmazdı.

İstanbul'a dönüyorduk ve babamın dediği o cümleyi düşünüyordum.

''Onu o gün gördüğün kişilerden biri öldürdü, senin de yüzüne güldüğün biri.''

Bir katilin yüzüne gülebilir miydim? Bir katilin katil olup olmadığını anlamayıp ona gülümseyebilir miydim? Bir katilin iyi biri olduğunu düşündüğüm için ona gülümseyebilir miydim? Bunları günler önce sorsalar hayır derdim ama artık ölümden bile korkmamışken ölüme sebep olan birinden korkmam artık saçma geliyordu.

Bir katile gülümseyebilirdim, babama çocukluğumda çok gülümsemiştim.
Ölümden korkmamıştım, öldürmeyi seven bir adamın ise yıllardır kızıydım, onun sayesinde korkumu yenmiştim, beni ölmek isteyecek kadar korkuttuğu için.

''Bu tatilin bu kadar kısa sürede bitmesi berbat!''

Turna'nın isyan dolu sesini duyarken, bakışlarım elinde valizini süren ona takıldı. Sigfredo'nun babasıyla karşılaşmamızdan birkaç saat sonra onlar dönmüştü. Yakut ile eşyalarımızı toplamak için evden oyalanmadan çıkarken hiç konuşmasak da hep birlikte İstanbul'a dönmeye hızla karar vermiştik. Uçağı bekliyorduk, yanımda Yakut oturuyordu. Düşünceli bakışları yerdeki kare çizgilerine sabitlenmiş, çok ciddi bir şeye bakıyormuş gibi bakıyordu. Kolları bağlıydı, saçları dağılmıştı. Annesinin kaldığı evden çıkarken, kapıyı kapattığı an tüm duygusallığını ve acısını o evin içine saklamış gibi birkaç saniye duraksadığını görmüştüm. Omuzları gerilmişti ama ifadesiz yüzüyle kapıyı kapattığında sanki o kapıyı hiç açmamışız gibiydi. İkimiz de gergindik, biliyordum. Ben öğreneceklerimden dolayı gergindim, onun neden gergin olduğunu ise bilmiyordum.

''Okulu bırakıp İtalya'da dilencilik yapsam kim bana eşlik etmek ister?'' Uso'nun sorusuna hafifçe gülerken, Neroli kahkaha attı.

''Ben sana eşlik ederim. Nerelerde dileneceğini çok iyi biliyorum!''

''Gören de seni çocukken dilendirdik sanacak, Neroli. Kimseyle dilenmene gerek yok.'' Sigfredo'nun gergin sesini duyarken, Neroli abisine bakıp göz devirdi ve turuncu saçlarını savurdu.

''Ben de Türkiye'ye gelmek istiyorum, sizinle biraz daha vakit geçirmek isterdim.''

''Kapımız her zaman açık.'' diye cevap verdi Turna. Neroli'yi sevmeye başladığını görebiliyordum. Üç günlük gezilerinde iyi vakit geçirmiş olmalılardı.

SEFİR YAKASIWhere stories live. Discover now