BÖLÜM 5: DOĞRULAR VE YANLIŞLAR

354 28 12
                                    





Bölüm 5: DOĞRULAR VE YANLIŞLAR


Yıllar önce,

Hayat, doğrularımız ve yanlışlarımızın var ettiği bir yoldu. O yolun nereye varacağına beraber yürüdüğün insanlar ile karar verirsin diye düşünürdüm hep.

Yıllar önce, ''Kendi doğrularımızın bize çizdiği bir hayat vardır.'' demişti bir gün babam, elindeki kitabı yanına koyarken anneme.

Annem ise babama bakmış, ''Senin doğruların ne peki?'' diye sormuştu, yüzünde oluşan mağrur gülümsemesiyle.

Kapının pervazından onları izlerken babamın anneme yaklaştığını, bakışları ondayken ''Bilmiyorum ama hayatım sensin, bunu çok iyi biliyorum.'' diye cevap verdiğini duymuştum.

Babamın annemi öpmeye başladığı an ise kapının yanından ayrılıp koşarak aralarına girmiştim. İkisinin beni de öpmesini istediğimde beş yaşında bir kız çocuğuydum.

Altı yaşında, babama sormuştum. ''Hani hayatın annemdi?''

Bakışları bana çevrilirken oturduğu koltuktan kalkmamış, beni hep kollarına alıp sarmaladığı gibi sarılmamıştı. ''Doğruların hayatını, yanlışların seni var eder. Ben, kendi hayatımdan bile üstünüm.'' demişti bana, sanki karşısında altı yaşında kendi kızı değil, bir düşmanı varmış gibi bakarken. İlk defa babamdan korktuğumu hissettiğim an, o andı.

Yıllar geçmişti, şimdi yirmi iki yaşındaydım ama hala gözümü kapattığımda babamın o yakıcı bakışlarını hissediyordum. Büyümüştüm ama çocukluğumun korkusunu içimde taşıyordum.

En kötüsü, çocukluğumun pişmanlığını da içimde taşıyordum. Keşke diyordum, o gün annemle babamın aralarına girmeseydim. Keşke o gün, babamın annemi sevmesine izin verseydim.

Keşke, çocukluğumu bu kadar erken kaybetmeseydim.


Düşüncelerim gelen mesaj sesiyle bölünürken bakışlarım telefonuma kaydı. Turna'nın eve geçtiğini haber veren mesajını gördüm, Yakut ve Sigfredo ile buluşmak için eski liseme gidiyordum.

Kamera kayıtlarına akşam vakti girip bakmaktansa sanki normal bir ziyaretmiş gibi yapıp çocuklar okuldayken dikkat çekmeden halletmek istemişti ikisi de. Ben de bunu mantıklı bulmuş, kimseyi şüphelendirmeye gerek olmadığını düşünmüştüm.

Okula yaklaşmamla Beyoğlu'nun tanıdık kafelerinden geçerken yüzümde buralarda çok koşturduğumuzu hatırladığım anlardan kalma bir mutluluk vardı.

Bakışlarım, okulun öğrenciler kaçmasın diye kapalı olan kapısının biraz uzağına kaydı. Sigfredo ve Yakut'un birbirleriyle konuştuklarını görmemle onları dikkatle incelerken, ikisinin de siyah kabanına düşen beyazlıktan karın başladığını anladım.

Ben de boynumdaki atkıma daha sıkı sarılıp onların yanına doğru ilerledim. Gergindim.

Önce Yakut'un bakışı Sigfredo'nun üstünden bana çevrildi, Sigfredo da onun baktığı yere bakmak için arkasını döndü. Beni görmesiyle elindeki sigaradan son bir nefes çekip söndürürken, gerginliğini bastırmaya çalışır gibi gülümsedi.

SEFİR YAKASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin