8: GEÇMİŞİN ATAĞI

236 24 18
                                    

8: GEÇMİŞİN ATAĞI

Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmezseniz çok sevinirim.


8: GEÇMİŞİN ATAĞI

Geçmişin saklı kaldığı kutunun ansızın kırıldığı zamanlar vardır. Bir geçmişten vurulduğunuz, o geçmişin ise sizden önce öldüğü ama geleceğe çoktan kanını bulaştırdığını bildiğiniz anlar vardır. Bu anıların çoğu, yıkılmayacağını sandığınız duvarlarınızda kanın renginin hakim olduğunu gördüğünüz anda, büyüdükçe üstünü kapatmaya çalıştığınız renklerden ibaretti.

Kanın rengi, cesaretini çocukluk anılarının acısından alırdı.

Bir tarihi tarih yapan sadece geçmiş değil, o geçmişte gizlenen anılardı.

Bugünün tarihine bakarken, tarih olmuş bir geçmişle bağlantısı olduğunu anımsadım.

23 Ocak 2021.

Bakışlarım telefon ekranından masadaki sohbete kayarken, kar topu savaşından sonra salep içmeye gelmiş, hepimiz ısındıkça gevşemiştik.

Montumu çıkarıp içtiğim sıcak salebe uyum sağlarcasına yanaklarımın da ısındığını hissederken masada dönen muhabbetten kopmuş aklım tarihin sayfalarını karıştırmaya başlamıştı.

''Hey! Aradığımız Ahenk'e şu an ulaşamıyoruz sanırım.''

Uso'nun sesin duymamla bakışlarım daldığım yerden çaprazımda oturan ona kaymamla diğerlerinin bakışlarını da üzerimde hissettim. Bir yanımda Turna, diğer yanımda Vanya, karşımda Yakut, onun yanında da Sigfredo oturuyordu.

''Ne düşünüyordun?'' dedi, Turna bakışları bana sorarcasına bakarken.

Oturduğum yerde dikleşmemle önüme gelen düz saçlarım yüzüme düşerken kulağımın arkasına atarken bakışlarımı ona çevirdim. ''Bugünün tarihi tanıdık geldi, onu düşünüyordum.''

Bunu dememle karşımda oturan Yakut'un göz ucuyla önünde duran telefonunun ekranına baktığını fark etmemle ona bakarken Vanya da ''Bugün özel bir gün mü?'' diye sordu.

Başımı iki yana sallarken gülerek ''Hayır,'' dedim. ''421 yıl önce gerçekleşen bir kar topu savaşının yaşandığı tarih.''

''421 mi?'' dedi Sigfredo, kaşları çatılmış anlamaya çalışırken.

Başımı ona bakarak olumlu bir şekilde sallarken önümdeki salepten konuşmadan önce bir yudum aldım. Boğazımdaki sıcaklıkla beraber dudaklarımı yalayıp konuşmaya başlarken karşımda oturan Yakut'un bakışlarının keskinliğini üstümde hissediyordum.

''23 Ocak 1600 tarihinde, İstanbul'daki İngiliz elçilik çalışanlarıyla Rumlar kar topu oynuyor. Rumlardan birisinin attığı kar, Fransız büyükelçisine isabet ediyor,'' dedim, olayı anlatmaya başlarken.

''Ekibe bak, kar topu savaşı yapmadan önce anlaşma imzalaman lazım,'' dedi birden Uso, kendini yorum yapmaktan geri tutamazken.

''Ben Fransız büyükelçisine kar topu atsam hemen topuklardım,'' diye onu destekledi Turna.

Onlara gülerken devam etmek için bakışlarımı hepsinin üstünde gezdirdim.

''Kaçman en mantıklısı olurmuş çünkü Fransız büyükelçisi iki saat sonra yanında otuz kırk kişiyle beraber geri gelmiş, ellerindeki sopalarla İngiliz elçilik görevlileri ile kavgaya tutuşmuşlar,'' dedim, okuduğum olayı anlattıkça daha iyi anımsarken.

SEFİR YAKASIWhere stories live. Discover now