1.0

246 36 4
                                    

Uyku


Genç kız, varlığının derin kıvrımlarında gezinirken aynı zamanda uykusuz gözlerini her kırpışında hücum eden uykuyu bertaraf etmeye çalışıyordu. Birkaç dakikalık uykuyla yetinmeye çalışan bünyesi, uzun zamandır doğru düzgün kapanmamış ve onu, zihinsel sancılardan bir anlığına kurtaran uykunun hikmetinden muaf bırakmıştı. Bu anlarda, tekrar tiyatroya gidip fazladan mesai yapma fikrinde oyalansa da en azından zihnini başka yerlere yöneltebilmek için test kitabını önüne çekerek sorularla boğuşmayı tercih etmiş ve bedensel yorgunluğuna ek olarak zihinsel yorgunluğun farklı bir boyutunu da eklemişti. Günlük hayatının işleyişi ne denli yoğun olursa olsun bir saatlik uykuyla dahi kendine geldiğini bilen Su için, uykusuzluk büyük ölçüde engel oluyordu enerjisine. Hoş, zaten pek enerjik de sayılmazdı. Yine de bir şeylere baygın baygın bakıp uykuyu düşünmek yerine, bir parça da olsun etrafına göz gezdirebilirdi. 

Dün gece birkaç bira ile zihnini, yoğun ve sivri birer diken gibi meşgul eden, onu sıtmalı hasta gibi bir an titreten bir ansa cayır cayır yanarak tozun toprağın içinde kıvrandıran düşüncelerinden arınma amacıyla gecesini geçirmiş, daha sonra alkolün kendisini dinginleştirip aptallaştıracağı yerde duvardaki bir noktaya uzun uzun bakarak daha sancılı dehlizlere sürüklediğini fark etmesiyle gidip gecenin bir körü tekelden şarap almıştı. Arzu ettiği ölçüde onu sarhoş eden bu illete neredeyse müteşekkir kalarak tuvalete zor zekat yetişen adımlarının yorgunluğu ile kusmaktan bir hale gelmiş midesinin ağrısını hissediyordu şimdi. 

"Bok vardı da o kadar içtim!" diyordu içinden. Bir yere otursa anında uyuyakalacak denli zayıf düşmüş benliği için bu sitem birden ağır gelerek nefesini kesti, birkaç saniye olduğu yerde boş boş dikilerek kendini kontrol etmeye çabaladı. Üzerinde büyük bir umursamazlık geziniyordu; bu umursamazlığın gölgesi altında dershaneye gitmek, önemsemediği geleceği hakkında çabalamak, kendisini yoran ve anlamsız bulduğu bu yaşam gayesi içinde 'yorulmak' ve elde ettiklerinin de bomboş olan hayata karşı bir meşgale, sahte bir doluluk olduğunun bilincinde olmasına karşın sırf nefes aldığı için bunu devam ettirmek ona ölmeyi arzulatıyordu. Sırf nefes aldığı için yaşıyordu fakat bu yaşamak değildi. Bu sadece sanmaktı!

Dershanenin kapısından girdiğinde, birinci dersin bitmiş ikinci dersinse başlamak üzere olduğunu fark etti genç kadın. Tembel adımları sınıfın kapısında durduğunda, öğrencilerin soluklarının ve harlı bir soba gibi yanan kalorifer peteğinin sınıfta yarattığı sıcaklıkla yatağına girmiş gibi uzun uzun esnedi. Kapıdan çıkmak için onun eşikten geçmesini bekleyen iki öğrenciye buğulu gözlerinin ardından baktı ve geç gelen bir algıyla kapıdan usulca içeri girdi. Üzerindeki ceketi asmadan direkt masasına yöneldi ve nihayet uykunun derin yurduna, memleketini özlemiş bir gurbetçi gibi adımladı. Gözlerinin kapanmasına gerek dahi kalmadan ellerini kavuşturarak uyukladı. Henüz uyuyordu ki birisinin koluna usul usul dokunmasıyla şişmiş gözlerini kaldırdı. Başını kaldırmadan dudaklarının arasından bir mırıltıyı koyverdi, sesinin yankılandığını hissettiğinde anlamayarak başını kaldırdı. Gözleri, önünde ve etrafında dizili boş masalarda gezinirken askılıkta tek kıyafetin ve çantanın olmamasına neredeyse afallayarak baktı. Kendini, algısının beş yaşındaki bebekten hallice oluşundan dolayı hiç olmadığı denli aptal hissediyordu fakat uykudan uyanınca insanın üzerine birkaç saniyeliğine yüklenen dünyadan ırak, uzak diyarlardan birinde serin bir ağacın gölgeliğinde tasasızca uyuyan bir çoban misali oluşun nimetini de doyasıya çıkarmak için bu aptallıktan arınmaya çalışmadı. Gözleri, sınıftaki boşluğu tarayıp kendisini sarsan elin sahibine gelince Emine'nin ciddi yüzüyle karşılaştı. Birkaç saniye onu algılamak için bekledi; Emine ise bu müddet boyunca genç kadının uyku mahmuru yüzünün onda çağrıştırdığı saf ve masum zamanların çocukluğundan arınmaya çalışıyordu. En nihayetinde birbirlerini, göstermek istedikleri gibi buldular. Emine bu çocukluktan sıyrılamadığı halde sıyrılmış gibi davranarak, Su ise umursamazlığının gölgesinde geriye yaslanıp dikkatle Emine'yi izleyerek. 

KILIK DEĞİŞTİREN MELANKOLİK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin