0.3

266 44 26
                                    

Alnından Süzülen Bir Damla Terde*

Genç kız eve geldiğinde neredeyse donar vaziyetteydi; sabahtan yaktığı soba eve hafif bir ılıklık getirmiş olsa da saatlerdir sönmüş durumda kalması ıslanmış kıyafetlerine çözüm getirmiyordu. Komşu Ayşe'nin verdiği eski halıya çorabının ıslak izi çıka çıka odasına doğru ilerledi. Yüzünde dalgın, düşünceli ve keyifsiz bir ifade vardı. Kendi içindeki aynaya ne zaman göreceği bu tanıdık ifadede bugün başka bir şeylerin ayakları dolaşıyordu, her ne kadar parmaklarının ucuna bassa da Su, onu hissediyordu. Kaşlarını çatarak sanki onu yakalayabilirmiş gibi yüzünde gezdirdi gözlerini. Soğuktan kızarmış yüzü, morarmış dudakları, ıslanıp alnına ve kulaklarına yapışmış saçlarının arasında buldu onu. Hüzünle bakan bal rengi gözlerinde yakaladı. Afallayarak doğruldu yerinden. Su'nun gözlerinde pek çok şey dolaşabilirdi fakat hüzün dolaşmazdı. Bu hayata karşı takındığı tüm tavırları bir kostümler silsilesi içinde gizlemeye yahut onları bir parçada toplayıp öylece yansıtmaya alışmış bünyesine hüzün uygunsuz kaçıyordu. Dolaplarındaki kıyafetler gibi, kostümün aksesuarı neyse üzerindeki de oydu. Fakat bugün, şimdiye değin takmaktan hep kaçındığı ve ne zaman takacak olsa vaktin ıssızlığına, ruhunun uzletine ve gözünün karanlığında dolaşan anlamsız anlama bakıp sıyrılabiliyordu. Şimdi ise tutunmak istediği şey, bu hüznün arka perdesinde dolaşan bir şeylerdi. Bir şeyler... Neydi onlar, bu hüznün arkasındaki neydi, düşünse de çıkaramadığı bu ağır yük neydi..?

Sıkıntılı bir nefesle soyutladı zihninin kuytu köşelerinden kendini. Yere damlayan sular ayağının etrafında geniş bir ıslaklık alanı oluşturmuştu. Ödünç aldığı bu kıyafetleri akşam iş yerine götürmek ve kimseye daha önceden kullanıldığını belli etmeyecek denli tertemiz teslim etmesi gerekiyordu. Şu haliyle çöpten almaktan farkı yoktu. Gözleri saate kaydı hemen, 15.30. Az önceki düşüncelerinden eser kalmadı Su'nun, hızla kendine  geldi. Kıyafetlerin hem onlara zarar vermeyecek hem de hızlıca çıkacak şekilde düğmelerini çözdü. Bunları kurutması gerekiyordu; gözleri pencereden dışarı kaydığında pencereyi döven yağmurla bunun mümkün olmadığını gördü. Kıyafetleri elinden neredeyse atar gibi yere bırakıp yemek yediği masayı odaya getirdi. Üzerinde kalmış iç çamaşırlarından dahi yere su damlıyordu, bir an önce bunlardan da kurtulması lazımdı ama önceliği bu kıyafetleri toparlayabilmekti. Düzgünce masanın üzerine koydu onları Su. Yanında duran prize saç kurutma makinesini taktı. Kıyafetin üzerine son ayarda tutup kurutmaya çalıştı fakat bir saat sonra bile yeterli derecede kurumadı. Vakti daralırken bu defa da ütüyü taktı, içine su koyup eli sürekli buhara gide gele saç kurutma makinesiyle birlikte kuruması için çabaladı durdu. Vakti gitgide daralırken hem bu ay gelecek elektrik faturasına yanıyor, hem kıyafetlerin halinden dolayı işte gireceği sıkıntıları düşünüyor, hem ders çalışmadığı için strese girerek yaklaşan sınav tarihini düşünüyor, hem bu ıslak haliyle hasta olacağından endişeleniyordu. Dışarıdan bakıldığında hiç öyle durmasa dahi içte eli ayağına dolaşmış durumdaydı. 

Elinden geleni yaptı Su, vakti iyiden iyiye daralmıştı. Kurutmaya çalıştığı kıyafetleri düzgünce askılığa asıp iç çamaşırlarını çıkardı. Elini attığı ilk havluyla kendini kuruladı, baştan aşağı tekrar giyinip doğru dürüst midesine bir şey giymeden, ısınmadan yanına sabahki siyah şemsiyesini alıp sıkı bir palto giyerek evden çıktı. Saate baktığında çoktan geciktiğini anladı. Otobüs tiyatroya varana kadar yiyeceği azarlara karşı kendini hazırlamaya çalıştı. Fakat vardığında işler hiç düşündüğü gibi olmadı. Oynanan tiyatro sahnesinden dolayı duygulu bir halde olan ve neredeyse ilahi bir ışıkla parıldayan, peygamberin eli yüzünü okşamış gibi mağrur Hatice Kadın, ona sessizce işini halletmesini söylemekle yetindi. Su, yüzündeki demir ifadeyle göğsünü dikip olmadık hakaretleri beklerken bu merhametten afallayarak çekildi. Kıyafetleri hemen kostüm odasına götürüp astı. O sıra gözüne, bu seferden uslanmamış bir deli gibi başka kostümler çarptı. Bunlar yeni gelenlerdi ve hiç olmadığı kadar tazelerdi. Heyecanla elleri kostümlerin üzerinde dolaşırken Hatice Kadın kapıdan çıkageldi. 

KILIK DEĞİŞTİREN MELANKOLİK (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now